Bu hafta Bolu-Abant'ta Cuma sabahından Pazar günü akşama kadar sürecek olan "Tecrübe ve ilhamları ile AFRİKA" adlı bir konferans yapılıyor. Konferansı düzenleyen Abant Platformu. Türkiye merkezli faaliyet gösteren Abant Platformu uluslararası bir nitelik taşıyor. Bu platformu ayakta tutan ve kaynak sağlayan da Türkiye "Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı". Tam bir sivil toplum kuruluşu. Bu, Birleşmiş Milletler nezdinde akredite tek Türk Sivil Toplum Kuruluşu. Afrika'nın hemen her bölgesinden siyasetçi, bilim adamı, yönetici, yazar, gazeteci davet edilmiş. Toplantıya 160'dan fazla katılımcı iştirak ediyor.
Afrika bir milyarı aşkın nüfusa sahip. Batılı kaynaklara göre, insanlığın ve medeniyetin doğduğu kıt'a. Geçmişte dikkatleri üzerine çeken bu kıt'a da beş yüzden fazla dil kullanılmakta. Tabii zenginlikler içinde olmasına rağmen, insanlar cehalet ve fukaralıkla savaşmakta. Bir zamanlar Kuzey Afrika Büyük Sahraya kadar Osmanlı hakimiyetinde iken on dokuzuncu asır ile beraber Avrupalı ülkeler tarafından kolonileştirilmeye başlamış. Sanayi devrimi ve büyük arazi işlemenin gerektirdiği insan gücü, esir ticareti ile bu kıtadan sağlanmış. Emperyalist güçler kıtanın tabii kaynaklarını sömürmek için halkı baskı altında tutmuş, tıpkı Çin'e yaptıkları uyuşturucuya alıştırma gibi politikalar gütmüş böylelikle insanların çağın gerisinde kalmalarını sağlayarak, tabii zenginlikleri ülkelerine götürmüş. Son elli yıldır, Afrika uyanıyor. Bağımsızlıklarını alan milletler kalkınmaya başlamış. Afrika'da en aktif ülke olarak Çin var. Onu Batılı ülkeler takip ediyor.
Nüfusu bir milyarı aşan bu kıtada ortalama yüzde 2'lik bir nüfus artışı var. Genç nüfus çoğunlukta. Milli Gelir, eğitim ve sağlık seviyeleri düşük. Konferansta "Afrika: İmaj ve gerçekler", "Afrika'nın birlikte yaşama katkısı", "Afrika'da eğitim, fırsatlar ve imkanlar" , "Afrika'da ekonomik kalkınma, sürdürülebilir büyümeye farklı yaklaşımlar şeklinde beş bölümden oluşan bu toplantı dünyanın birçok kesimlerinde ilgi yaratmış.
Ülkemizin Afrika'ya ilgisi 1980 yılından sonra tekrar artmaya başlamış.1985 yılında kalabalık bir iş adamı gurubu Nijerya'ya ortak yatırımlar ve dış ticaret için gitmiş, ama zayıf bir başarı seviyesi yakalayabilmişti. Yavaş yavaş o kıt'a ya açılımın devam etmesinde, oralara götürülen teknolojinin, bilginin sermaye ile desteklenmemesidir. Eğitim ve sağlık sektörleri daha çok hizmet sektörleri olduğundan büyük sermayeye ihtiyaç göstermediğinden, Türkiye kıt'anın kalkınmasına bu iki sektörle katkıda bulunabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Konferans bize ve kıtaya ilgi duyan ülkeler için yararlı olmuş olup bir başka toplantının da Afrika'da yapılması kararı alınmıştır.
Afrika'nın mevcut etnik problemlerini zor kullanmadan çözmesi, sağlık problemlerine öncelik vermesi en önemli politikalarının olması beklenmektedir.