Caydırıcı bir ceza sistemi gerekiyor.
Cezalandırma sistemimizi adalete hızla erişim yolu haline getiremezsek, çocuklarımız teker teker kaybolacak. Adaletin aynı zamanda yaşama hakkı olduğunu, Leyla ve Eylül’ün vahşice katledilmelerinden sonra, büyük bir acıyla ve şokla fark ettik. Şimdiye kadar alınan toplumsal güvenlik önlemlerini, insan hakları konusunda adeta bir kısıtlamaymış gibi gören sosyal romantizm, hayatın ağır ve tehlikeli gerçekleri karşısında çaresiz. Hatta bugün için asıl mevzunun alınamayan önlemler olduğunu düşünüyoruz.
Önlem almak nasıl olacak?
Herkesten önce biz koruyacağız çocuklarımızı. Uyanık olacağız. Özellikle bayram, düğün, cenaze, kutlama gibi kalabalık ortamlarda başıboş ve ilgisiz bırakmayacağız çocuklarımızı. Aile, akraba, komşu ve yabancı gibi yakınlıkları ve mesafeleri, mahremiyet kurallarına göre uygulamalı şekilde öğreteceğiz. Mahremiyet ve mesafe eğitimi şart…
Çocuklarımızın arkadaş çevreleri ve sosyal medya iletişimlerini de takip etmek zorundayız. Özel öğretmen, nitelikli okul, Kuran Kursu, İmam Hatip diyerek, korunma bahanelerine sığınmadan, çocuğumuza, gencimize sahici emekler sarf ederek sağlayabiliriz bu güvenlik düzeyini…
İş, sadece ailelerin ve okulların yükü olarak sonuçlanmıyor. Elbette devletin ve özellikle hukuk sistemimizin, caydırıcı yöntemlerle yaklaşması gerekiyor çocuk istismarı ve cinayetlerine. Son olaylarda maktul, daha evvel hayvanlara karşı da eza cefa, tecavüz ve işkence suçları işlemiş bir kişi… Unutmamak gerekir ki suçlar birbirleriyle akrabadır. Bugün bir kediyi tekmeleyen, bir köpeğin bacaklarını kırıp ateşe veren, yarın öbür gün de, bir çocuğu veya bir ihtiyarı incitir, taciz eder, hayatına göz diker… Böyle bir şahıs, sabıkası ve suç işleme temayülü de göz önüne alınarak, ikametgahındaki yakın çevreye bildirilmelidir. Yani insanlar, sokaklarındaki, mahallelerindeki sapkınların, tecavüz sabıkalıların varlığından önceden haberdar olabilmelidir. İstismar, tecavüz, hayati kasıt, adam öldürme gibi suçların failleri, muhtarlıklara bildirilmeli, konut kiralarken veya satın alırken bu tip kişilerle ilgili profil, oturum talep edenlere açık olmalıdır. Devlet, bu tip suçları işlemiş kişileri, takip etmelidir, nereye yolculuk ettiklerini, kime misafir gittiklerini, çalışıyorlarsa hangi firmada, hangi konumda olduklarını sürekli izlemelidir.
Bir diğer alınacak önlemse, çocuk fotoğraflarının ve videolarının, sosyal paylaşım ortamlarında dolaşımını durdurmakla ilgili. Sosyal medya aracılığıyla kurbanlarını takip eden kişi ve grupların olduğu unutulmamalı… Bu yüzden duyarlılık çağrısı bile olsa, çocuklar medya nesnesi olmaktan korunmalıdır.
Twitter’da söylem başlıkları açılarak, sloganlar, beyanatlar, şiirler, ağıtlara kadar her şey yapıldı Eylül ile Leyla için... O masum ve mazlum çocukların fotoğrafları milyonlarca kere kullanıldı. Bu iştah çok ürkütücü! Yeter artık! O masumların yüzlerini, rahat bırakın.
Yapmamız gereken iş, tecavüze uğramış kızların isimlerini parklara vermek değil. (Özgecan isimli parkların yanından geçerken başımı çeviriyorum ben) Yapmamız gereken iş, katledilmiş çocukların şiirlerini yazıp, kliplerini çekmek değil.
Hukuku düzenlemek. Adaleti hızlandırmak.