TBMM’yi ve devleti teslim almak, ülkenin Cumhurbaşkanı’nı ve Başkumandanı’nı öldürmek isterken suçüstü yakalanan FETÖ artıklarının nasıl cezalandırılacağı konusu şu an en hayati ve en tartışmalı konu.
Tartışılıyor çünkü mevcut yasalar ve anayasa buna izin vermiyor. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası metinler de öyle.
15-16 Temmuz’da suskunluğa gömülen ABD ve AB ülkeleri, darbe başarısız olup da faillerinin yargılanması gündeme gelince jet hızıyla açıklama yapıp Türkiye’ye ayar verdiler, “sakın ha” falan dediler.
Tıpkı terör kendilerini vurduğunda hukuku askıya alıp ölen biz olduğumuzda PKK terörüne karşı müsamaha tavsiye ettikleri gibi.
Peki ne olacak?
Önce durum tespiti: Kamuoyu kendi içindeki tüm sosyal siyasal kültürel farklılıklarına rağmen bu suçu işleyenler için kararlılıkla idam istiyor ve bunu yüksek sesle dile getiriyor.
AK Parti, CHP ve MHP genel başkanları ve yetkili isimleri kendi tabanlarından gelen talebi değerlendirecekleri yönünde görüşler beyan ettiler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan TBMM’den böyle bir karar çıkarsa onaylayacağını belirtti.
Öte yandan yaşadığımız saldırının büyüklüğünü ve gerçekliğini idrak edemeyip mevcut hukuki metinler ve sözleşmelere atıfla “ölüm cezası verilemez, Türkiye böyle bir şey kanun değişikliği yapamaz, yapmayı teklif dahi edemez” diyor.
En fazla öne sürülen gerekçe kanunun geriye dönük işletilemeyeceği ilkesi.
Uluslararası metinler ve hakim hukuki paradigma böyle olduğu için doğru söylüyorlar.
Ama daha önce hiç bir yerde bir benzeri görülmemiş bir suçla karşı karşıya kalınması halinde bu suçun cezasının adil şekilde nasıl verilebileceği sorusuna cevap veremiyor, olanla yetinilmesi öğüdünde bulunuyorlar.
Doğru, tanımı zor bir durum ama gerçek.
Devletinize sızmış, bir virüs gibi ilerlemiş sinsi-hain bir örgütün (başka bir ülke menfaatine) saldırısıyla karşılaşıyorsunuz. Devletiniz çökertilmek ve teslim alınmak isteniyor. Muvaffak olamıyor. Suçüstü yakalıyor ve yargılamak ve doğru cezayı vermek istiyorsunuz.
Ama yasalarınız gibi zihniniz de buna hazırlıksız.
Ne yapacaksınız?
Hukukçu değilim ama bu, kanaatimi açıklamama engel değil.
Benim talebim bu büyük suçun en adil biçimde cezalandırılması, dolayısıyla söz konusu yasanın çıkması.
Bunu engelleyen nedir? Türkiye’nin yasama organı TBMM değil mi? TBMM kapalı mı, işgal altında mı, baskı altında mı? Nedir onun görevini yapmasına engel olan?
Bu Meclis bu aziz Milletin meclisi değil mi?
Meclisteki partiler, adaletin tesisi için gereken geçici yasayı çıkarmaktan aciz mi?
İdam cezasının kalıcı olmaması ama darbeye tevessül edecekleri caydırması amacıyla yasa pekala 15 Temmuz darbe girişimiyle ve darbeyi planlayıp uygulayan komuta kademesiyle sınırlı tutulabilir. Kanunsuz emre uyan ve 209 kişinin ölümüne, binden fazla insanın yaralanmasına neden olanlar da bu kapsamda olmalıdır.
***
“Yasa geriye işletilemez”, “uluslararası normlar var” gibi gerekçelerin yaşanan gerçeğin şiddeti yanında nasıl bir hükmü olabilir?
Ayrıca Türkiye’nin her şekilde eleştiri ve baskı altında tutulacağından şüphesi olan var mı hala? Darbenin geri çevrilip çevrilemeyeceği belli bile değilken uluslararası kamuoyu ve medya “bu bir senaryo” gibi akla ziyan iddialarda bulunmadı mı?
Eğer bu işgal-darbe suçlularına hakettiği cezayı veremezsek emin olun FETÖ artıkları, destekçileri ve sahipleri 17-25 Aralık’taki gibi algı operasyonları, manipülasyonlar yapmaya devam edecektir.
Asıl sarsıcı ve sakınılması gerekense şu bence: Devlet ile Millet arasındaki mesafe ilk kez bu kadar kapanmışken, toplumun tamamı ilk kez aynı noktada buluşmuşken mesafeler tekrar açılabilir ve Milletin Devlete dair itimat kaybı telafi edilemeyebilir.
Bu Millet devletin namusunu korudu, TBMM milletin hukukunu çiğnetmesin!