evizin insanoğlunun besin olarak ilk yararlandığı bitkilerden biri olarak biliniyor. Eski ‘Signatür’ teorisinde ceviz tohumunun beyne benzemesi nedeniyle beyni geliştirdiğine inanılırdı. Nitekim cevizdeki L-arjinin amino asidinin beyin işlevlerini desteklediği yönünde bulgular mevcut. Ancak son 20-30 yılda yürütülen deneysel ve klinik çalışmalar cevizin çeşitli tip oksidatif etkenler üzerinde antioksidan etkisi bulunduğunu ve buna bağlı olarak kan lipit ve kolesterol değerlerini düşürdüğünü ortaya koyuyor. Bu bakımdan cevizin bir besinin ötesinde, bir sağlık savaşçısı olarak özellikle kalp ve damar sağlığının korunması ve düzenlenmesine yönelik uygulamaları ön plana çıkıyor.
Çoklu doymamış yağ asitleri bakımından zengin ceviz tohumlarında bulunan linoleik asit (yağın yüzde 52.4’ü) ve alfa-linolenik asit (yüzde 12.5) kolay oksitlenebilme özelliğinde. Ancak ceviz tohumlarının içinde bulunan E vitamini (tokoferoller) ve ceviz tohumlarının sarı renkli zarındaki fenolik bileşiklerin (başlıcası hidroliz olmayan elajik tanenler) ‘antioksidan’ etkisi sayesinde bu bozulma önleniyor.
SUDA SABAHA KADAR BEKLETİN
Bu konuda birkaç yıl önce bizim yaptığımız ufak ölçekli bir klinik çalışmada üç aylık uygulamada kan lipit değerlerinde yüzde 15’lik bir düşme sağlandığını gözlemlemiştik (yazılarımı izleyenler hatırlar). Akşamdan 3-4 adet ceviz meyvesi kırılıp bir bardak suda sabaha kadar bekletilir. Sabah kalkınca aç karnına önce bardaktaki sarı renkli su içilir ve ardından cevizler yenir. Suyun içinde çözünen antioksidan etkili tanen tipi polifenolik bileşenlerine bağlı olarak tadı buruktur. Yenen cevizlerde ise antioksidan E vitamini bulunur.
Yeni yayımlanan iki klinik çalışmanın sonuçları da bizim bulgularımızı destekliyor. ABD’de yapılan iki klinik çalışmadan biri 23 ile 44 yaşları arasında 32 sağlıklı gönüllüde yürütülmüş. Bir gruba yüksek doymuş yağ içerikli diyet, diğer gruba ise ceviz (90 gram) verilmesinden 24 saat sonra ölçülen kan değerlerinde ceviz verilen grupta kan antioksidan kapasitesinin (gama-tokoferol ve kateşinler) belirgin bir şekilde yükseldiği, lipit değerlerinin ise düştüğü görülmüş. Yani tek sefer bile ceviz yenilmesiyle etki ortaya çıkmaya başlıyor. Bu çalışma dünyada en yüksek yaş ortalamasına sahip yerlerden biri olan Loma Linda’da (ABD) yapılmış.
Taze cevizin piyasaya çıktığı bu günlerde sağlığımızı korumak için böylesine değerli besinden yararlanmak akılcı olacaktır.
KOLESTEROLE DE KARŞI
Diğer çalışmada ise cevizin obez ya da aşırı kilolu orta derecede yüksek kolesterol hastalarında kan lipit değerleri üzerindeki etkisi incelenmiş. Bu defa ceviz tohumunun her parçasının etkisi ayrı ayrı değerlendirilmiş. Yani gruplara ayrı ayrı tek seferde; tüm ceviz (85 gram), ceviz tohumunun sarı zarımsı kısmı (5.6 gram), yağı alınmış ceviz tohumu (34 gram) veya ceviz yağı (51 gram) verildikten sonra biyokimyasal tahlil sonuçları değerlendirilmiş.
Sonuç olarak ceviz tohumunun her kısmının ayrı ayrı yararları bulunduğu, birbirinin etkilerini tamamladığı gözlemlenmiş. Ceviz yağı, içindeki alfa-linolenik asit (ALA), fitosteroller gibi yağda çözünen bileşenler nedeniyle tüm ceviz ve sarı tohum zarından daha hızla emilerek bilhassa damar işlevleri (endotel) üzerinde etki göstermiş. Araştırmada gözlenen bir başka yeni bulgu ise tüm ceviz ve ceviz yağının kolesterolü düşürücü etki şekline yönelik. Cevizin iyi huylu kolesterol olarak bilinen HDL ve apoA-1’den bağımsız olarak, kolesterolün taşınmasını baskılayarak koroner damarlarda birikmesini azalttığı ileri sürülüyor (bilimsel olarak, kalp krizi riskinin belirlenmesinde bir değer olarak kabul edilen makrofajlardan kolesterol efluksunu önleyerek).