Çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun seçim manifestosu konuşmasını tv başında izledim. Türkiye’nin belli başlı sorunlarına ilişkin yaklaşımlarını genel olarak olumlu buldum. Dilini ve üslubunu da takdir ediyorum. Ne var ki İhsanoğlu’nun ne saygın kişiliği, ne dünya vizyonu ne de dili ve üslubu bugünkü siyaset yarışında fazla bir anlam ifade ediyor.
Başka her şeyi bir tarafa bırakıp sadece “Ekmek için Ekmeleddin” sloganına bakarak bile çatı adayı adına yürütülen seçim kampanyasının başarısızlığa mahkûm olduğunu görmek zor değil. Bu slogan her şeyden önce Türk toplumunun güncel sorunlarına ve beklentilerine cevap vermekten çok uzak... “Olay” sözgelimi 1960’lı, 70’li yıllarda geçiyor olsaydı, bu sloganın bir anlamı olabilirdi. Ama bugünün Türkiye’sinde yok.
Neden yok peki? Türkiye ekmeğin simgelediği sorunu büsbütün çözdü mü? Hayır, bunu söyleyemeyiz. Yoksulluk elbette var, gelir eşitsizliği elbette var. Zaten kapitalist sistem sınıfsız bir toplum vaat etmiyor insanlığa. Ama Türkiye 1980’lerden itibaren hızla gelişen ekonomik büyüklüğü çerçevesinde belirli bir aşamaya geldi. Zenginler ve fakirler var toplumda. Ama eskisinden çok daha büyük bir de orta sınıf var. Sosyal ve siyasi alanda belirleyici olan bu kesimin eğilimleri...
Bugünün temel problemi de orta sınıfın hızla büyümesi sonucu çıkarlarının veya imtiyazlarının tehdit altında olduğunu düşünen bazı kesimlerin AK Parti iktidarının inşa etmeye çalıştığı yeni düzene karşı kültürel değerler üzerinden sürdürmeye çalıştıkları mücadeledir. Ne var ki AK Parti seçmeni ile CHP ve MHP seçmeni arasındaki çelişkiyi basit bir “ekmek meselesi” ile açıklamak da doğru değil.
Tek tek bakarsanız -her ne kadar sol parti olma iddiasında olsa da- daha ziyade hali vakti yerinde kesimlerden oy alabilen CHP’nin mevcut tabanının meselesini ekmek meselesi olarak tanımlamak stratejik bir hata olur. CHP tabanının meselesi kültürel zemindedir ve değerlerle ilgilidir. Çağdaş yaşamdır, laikliktir, üniter devlettir vs.
Sosyoekonomik anlamda “yukarıdakiler” arasında yer almasa bile MHP tabanının da meselesi ekmek değildir. O tabanın öncelikli hassasiyetleri de yine değerlerle ilgilidir. Milli birliktir, bölünme tehlikesidir vs.
Keza BDP seçmeninin de ekmek peşinde olmadığı, meselesinin kimlikle ilgili olduğu ortada.
Bu durumda ekmekten söz etmek topu taca atmaktan başka bir anlama gelmiyor...
Diğer taraftan, Ekmeleddin İhsanoğlu figürünün ekmek sembolizmiyle ilgisini kurmak çok zor. Toplumda talep ve ihtiyaçlarını ekmeğin simgelediği bir kesim varsa onların ümidi İhsanoğlu profili midir? İkincisi, cumhurbaşkanlığının icra makamı olmadığını söyleyen birinin cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda ekmekle ilgili meselenin ne şekilde çözülmesi tasavvur ediliyor, anlamak mümkün değil.
Şunu da unutmamak lazım: Türkiye’deki siyasi ayrışmanın kültürel değerler üzerinden gerçekleştiğini söyledik ama bu ayrışma da çok düz değil, epeyce karmaşık. Zira parti tabanlarının değerlerle ilgili hassasiyetleri kimi zaman çakışıyor, kimi zaman çatışıyor. CHP tabanıyla MHP tabanının ortak hassasiyetleri olduğu kadar AK Parti tabanıyla MHP tabanı arasında paylaşılan duyarlıklar da az değildir. CHP ve MHP tarafından inşa edilen çatının problemi de budur.
Ekmeleddin Bey’in manifesto konuşmasında bunun somut örnekleri vardı. Çatı adayının belli başlı konulara ilişkin değerlendirmeleri CHP ve MHP seçmeninin duyarlıklarını temsil etmekten uzak göründü. Çözüm sürecinden yana tutum almasından, 1915 olayları konusunda hükümetin taziye açıklamasına destek vermesine kadar...
Birçok konuda ise ortalama bir AK Partili gibi konuştu Ekmeleddin Bey. Kendisini ilk defa dinleyenler “bu adamın Erdoğan’dan veya Gül’den ne farkı var” diye düşünmüş bile olabilirler. Ne var ki İhsanoğlu’nun dile getirdiği vizyonu veya hassasiyetleri zaten hayata geçiren bir siyasi hareket ve onun temsilcisi ortada dururken AK Parti seçmeninin “ekmek için Ekmeleddin” demesi beklenemez. Diğer yandan, CHP ve MHP tabanlarının da kendi dünya görüşlerini veya hassasiyetlerini temsil etmeyen bir cumhurbaşkanı adayına oy vermek için kendilerini paralamaları düşük bir ihtimal.
İhsanoğlu’nun adaylığı galiba Erdoğan’ın şansı...