Esası başkanlık sistemine geçilsin mi geçilmesin mi olan anayasa değişikliği referandumu, ülke ve iktidar açısından riskler taşıyor.
Referandum kampanyası sırasında Evet’çiler ile Hayır’cılar arasında yaşanacak gerginlik ateşinden FETÖ, PKK, DEAŞ gibi örgütlerin yararlanmak isteyeceği biliniyor.
Belli ki bu örgütler, ülkede bir iç savaş ortamı oluşturmak için, ellerinden geleni artlarına koymayacak.
Güçleri oranında ülkedeki bu gerginlik ateşini, iç savaş yangınına dönüştürebilmek için çaba harcayacak.
Referandumun ülke açısından riski bu.
İktidar açısından riski de şu.
Referandumla ilgili bütün kamuoyu yoklamalarında Evet’çiler ile Hayır’cılar arasında açık fark bulunmuyor.
Oysa AK Parti ile MHP’nin son seçimde aldıkları toplam oya bakıldığında, Evet’çilerin açık farkla önde olması gerekiyor.
Peki bu açık fark neden referandumla ilgili kamuoyu yoklamalarında görülmüyor?
Belli ki başta Devlet Bahçeli olmak üzere MHP tavanının Evet’çi gayretleri, MHP tabanında aynı oranda karşılık bulmuyor.
Zaten başını Meral Akşener’in çektiği MHP’deki Devlet Bahçeli muhaliflerinin, MHP tabanını Hayır’cı yapmak için her türlü çabayı gösterdikleri görülüyor.
CHP de MHP tabanını Hayır’cı yapmak için, Devlet Bahçeli muhaliflerine var gücüyle destek veriyor.
O kadar ki CHP’nin yayın organı olan Halk TV’ye, Devlet Bahçeli’ye muhalif olan MHP’liler, CHP’lilerden daha çok çıkartılıyor.
Bu arada AK Parti içinden iyi haber alan gazeteci Abdülkadir Selvi’nin aktardığına göre, AK Parti seçmeninin yüzde 9’u da Hayır oyu verebilirmiş.
Bunlar 7 Haziran seçiminde AK Parti’ye oy vermeyip de 1 Kasım seçiminde AK Parti’ye istikrar olsun, ekonomik kriz çıkmasın diye kerhen oy verenlermiş.
Ancak bunlar başkanlık sistemine karşı olan AK Partili seçmenlermiş.
Ayrıca MHP seçmeninin yarısının da Hayır oyu vermesi beklenmeliymiş.
Bunlar dikkate alındığında, referandumda Evet diyeceklerin oranı yüzde 46 seviyesindeymiş.
Üstelik referandum hakkındaki bu görüşler, Başbakan’ın bakanlarla yaptığı toplantıda bakanlar tarafından dile getirilmiş.
İşte bu durum iktidar açısından referandumda risk teşkil etmektedir.
Ancak referandumun sonucu ne olursa olsun, Türkiye’yi yine Tayyip Erdoğan yönetecektir.
O yine cumhurbaşkanı olarak kalacak; başbakanı da yine o belirleyecektir.
Referandumun sonucunda ister eski yönetim sisteminde kalınsın, ister yeni yönetim sistemine geçilsin, Tayyip Erdoğan muhalifleri için bu açıdan bir şey değişmeyecektir.
Çünkü sistem o da olsa bu da olsa, CHP gibi Tayyip Erdoğan muhaliflerinin ülke yönetimine gelme ihtimali sıfırdır.
Daha doğrusu, seçimle ülke yönetimine gelme ihtimali sıfırdır.
Bu gerçeği değiştirecek tek şey bir askeri darbedir.
Zaten CHP ilk demokratik seçimin yapıldığı 1950’den bugüne kadar yapılan seçimlerde tek başına iktidara gelememiştir.
CHP darbelere yol açan Kemalist vesayetçi bu sistemi, bu düzeni koruyup kollamaya çalıştığı sürece de iktidara gelemeyecektir.
İktidara “Bu sistem, bu düzen değişmelidir” diyenler gelecektir.
“Bu sistem, bu düzen değişmelidir” diyemeyen statükocular ise, her genel seçimde millet tarafından sandığa gömülecektir.
Onlar için sandık, sanduka olacaktır!