Şeker endüstrisi o kadar güçlü ki tartışmaya başlamak için bile uzun yıların geçmesi gerekti. Uzmanların fikir ayrılığı devam ederken, şekerden sağlığını kaybeden sıradan vatandaş bile bu konuda profesör oldu.
Gün geçmiyor ki tatlandırıcılarla ilgili soru gelmesin bana. Sosyal ve yazılı medyada birbirinin zıttı, yığın halinde bilgi var. Diğer taraftan her satıcı kendi ürününü, benimki zararsız diye pazarlamaya çalışıyor. O halde gelin, rafine şekere alternatif gösterilen tatlandırıcıların ne olduğu? sorusuna cevap arayarak işe başlayalım.
Beynimiz, anne sütüyle birlikte şekere merhaba diyor. Beynimiz için gerekli enerjiyi, anne sütünden ve pek çok doğal besinden dönüştürdüğümüz şekerle alıyoruz. Şeker, düşünmemiz, sağlıklı yaşamamız için en gerekli. Doğal yollarla aldığımız şekerde hasta olmadığımız sürece sorun yok. Ama dedim ya şeker var, şeker var. Biz ne zamanki onu rafine hale getirdik, işler o zaman karışmaya başladı. Çünkü rafine şeker, besin bile değil. Kalp hastalıklarından, tansiyona, şekerden hipoglisemiye kadar birçok rahatsızlığa kapı açtı. Şekerin bu yan etkilerini idrak etmemiz yüz yıl sürdü. Bir de bütün bunların üstüne mısır şurubunun hazır gıdalarda şeker niyetine kullanılması meseleye tüy dikti.
Şimdi geldiğimiz noktada rafine şekeri hayattan çıkartmak en azından kısa vadede bir hayal. Tüm market ürünleri, rafine şekerli, mısır şurubundan yapılmış ürünlerle dolu. Büyük markalar rafine şekere her gün daha fazla yatırım yapıyor. Peki bu durumda geçen gün şekeri yükselen siz ne yapacaksınız? Çocuğunu sağlıklı büyütmek isteyen, onun obez olmasından korkan anne ne yapacak? Sadece biz değil tüm dünya şeker krizinde. Gelişmiş ülkelerin okuyan, araştıran vatandaşları bir süredir şeker meselesine cevap arıyor.
Bilim kendini geliştirir. Ama bunu yaparken bir gün beyaz dediğine ertesi gün kara da diyebilir. Değil işlenmiş ürünler; yumurta, ıspanak ve portakala neler yaptık biz. Buğdayın bile genetiğiyle oynamışız da haberimiz yeni oldu. Pancar gibi vitaminli bir ürünü rafine şeker haline getirip soframızı zehirle sıvamışız.
Agave şurubu için üç neden
Şimdilerde bilinçli tüketici bunlara cevap arıyor. Bir şeyler değişiyor peki siz bu değişimde nerede olmak istersiniz? Bu arada bana sorulan en büyük soruya cevap geliyor: Benim agave şurubunu seçmemin nedeni: Bir, lezzeti değiştirmiyor; iki, rafine şeker yediğim andaki gibi kendimi hastanelik hissetmiyorum; üç, bağımlılık yapmıyor. Yarın bilim dünyası yeni bir araştırmayla karşıma çıkabilir. O güne kadar metabolizmama güvenmem gerekiyor. Agaveyi ben tüketiyorum siz de tüketin demem ancak şunu söyleyebilirim: Şeker bize gerekli ama doğal olanı. Rahatsızlığınız yoksa bol lifli şekerli doğal ürünleri makul ölçülerde mutlaka yiyin. Aklın yolu bir. Popülaritesini yükseltmek için sivri çıkışlar yapanlara profesör olsa bile güvenmiyorum. Diğer taraftan bu karmaşadan yararlanmak isteyen uyanıkların yaptığı hurma şurubu gibi özünü kaybetmiş rafine ürünlerin rafine şekere alternatif gösterilmesini de hiç uygun bulmuyorum. Hurma belki de en vitaminli meyve ama rafine olunca pancarmış, hurmaymış fark etmiyor...
Şimdi gelin Türkiye’de konunun iki önemli isminin şeker ve tatlandırıcı bilmecesine nasıl baktığına bakalım.
Hepsini kötülemek yanlış olur
Prof. Dr. Erdem Yeşilada’ya göre son günlerde şeker karşıtı söylemler doktorlar ateşle oynuyor. Çünkü doğal şekeri aldığımız doğal maddelerin lifli yapısı glisemik indeksi etkileyen faktörler. Tümü için “Kullanılamaz” demek büyük yanlış. Tıpkı ekmekteki gibi. Ekmek de tüm karbonhidrat grubu gibi kanda şekere dönüşmekte. Yeşilada’ya göre ekmeğin endüstriyel olanıyla ekşi mayalı değirmen unuyla yapılanını bir tutup aynı kefeye koymak akıl almaz bir tutum ve insanların sağlığıyla oynanıyor.
Yeşilada tatlandırıcı meselesinde sentetiklere itibar etmiyor, daha çok meyan kökünü tercih ediyor. Yeşilada, bunun sakarozdan 60 defa daha tatlı olduğunun altını çiziyor. Gerçek balın ise en iyi tatlandırıcılardan biri olduğunu, bitki çaylarına ilavesiyle antioksidan etkisini yeşil çayın bile dört misli, ıhlamurun 54 misli artırdığını tespit ettiklerini söylüyor.
Doğal olanı kararında tüketin
Endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları ve iç hastalıkları uzmanı Erdal Duman ise bazı tatlandırıcıların güvenilirliğinin kanıtlandığını ve şeker alternatifi olarak kullanımının yaygınlaştığını söylüyor. Ama stevia ve agave için gerçekte ellerinde yeterli klinik çalışma bulunmadığından kesin sonuçlar çıkarmanın mümkün olmadığını ekliyor. Duman’ın verdiği bilgiye göre en son Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) raporunda çok tartışılan tatlandırıcılardan aspartam için bile tüketim açısından herhangi bir sakıncası olmadığı, yapılan çalışmaların herhangi bir kanser türüyle ilişkisinin bulunmadığını gösteriyor. Ancak tatlandırıcı tüketiminde güvenilir alım düzeyinin önemli olduğunun altını çiziyor. Duman “Şeker ihtiyacı için doğal gıdayı kararında tüketmek en doğrusu” diyor.