Şehir yaşamından uzaklaşıp adeta terapi niteliğinde, beş duyu organımızla hissedeceğimiz, kendimize özel bir tatilde 2 saat uyuyarak dinç uyanıp nefes aldığını hissetmeyi kim istemez ki. İşte bakir doğasıyla İğneada.
İğneada Kırklareli’nin Demirköy ilçesine bağlı bir belde. Yıldız (Istıranca) dağlarının deniz ile buluştuğu noktada, dünyada nadir bulunan Longoz (su basan) ormanlarıyla kaplı Erikli, Mert, Zindandere, Saka, Hamam gölleriyle çevrili Türkiye’nin kuzey batıdaki son noktası Beğendik köyü, Mutlu (rezve) deresi ile de Bulgaristan sınırı olan ilginç bir coğrafyanın ta kendisi. İstanbul’a 250 km, Edirne’ye 165 km, Kırklareli’ne 97 km uzaklıkta, Bulgaristan’a sınır komşusu.
Tarihte Trak kavmi dönemine Thynias olan İğneada, Fatih Sultan Mehmet’in Komutanı İnebey’den ismini alarak İğneada olmuştur. Karadeniz Marşı’nda Osmanlı Levendleri Karadeniz’e “Gelen düşman değil, biziz” diyerek gazabından korunurlar. Yine şarkılarda çırpınan Karadeniz onu yakından tanıyanlar için kontrolü zor ve yakalanması imkansız bir yaban atı gibidir. Batı Karadeniz’e dökülen Tuna Nehri, Orta Avrupa da yaşayan yelkenciler için kavuşmayı bekleyen anne kucağı gibidir. Balkanlar’ı Tuna Nehri üzerinden geçen maceraperest denizciler için tekneleri, yatları, botları ve deniz motorlarını akıntının hızıyla Karadeniz’e doğru sürerler güneye dönerken ilk İğneada’yı görürler...
TARİH 5 AĞUSTOS 1944
Romanya’nın Köstence limanından hareket eden Morina, Bülbül ve Mekfure adlı üç gemi Yahudi mültecilerin II. Dünya Savaşı yıllarında Nazi işgalinden kurtulabilmek için denize açıldığı gemilerden bazılarıydı. 5 Ağustos’ta Morina İstanbul’a ulaşıyor, ama Mefkure İğneada açıklarında saldırı sonucu batıyor. Yaklaşık 250 kişi hayatını kaybediyor, 54 kişi kurtuluyor ve Bülbül gemisi İğneada’ya geliyor. Mülteciler İğneada’dan Vize’ye ve Çerkezköy üzerinden de İstanbul’a götürülüyor. Ancak Veronika ve kocası Vladislav, İğneada’da kalıyor çünkü Veronika 9 aylık hamile. Bülbül gemisindeki bir doktorla köyün ebe anası bir köy evinde bebeğin dünyaya gelmesine yardımcı oluyor. Vera bebeğini dünyaya getirdiğinde adı İğneada olsun diyor.
ALTIN ZERRECİKLİ SAHİL
Karadeniz’in kıyısında doğal ve ekolojik yönden tam bir turizm cenneti. Uçsuz bucaksız kumsalı, gölleri, özellikle kuzeyinde bulunan Erikli Gölü ve güneyinde bulunan Mert Gölü, Türkiye’deki dört koruma alanı arasında. 1. derece doğal sit alanı ve milli park. Ayrıca Mert ve Erikli Gölü longozları (Subasar ormanları) Türkiye ve Avrupa’nın elde kalan az sayıdaki longoz ormanlarıdır.
Biyolojik çeşitlilik açısından büyük öneme sahip ve önemli bir bölümü tehdit altında çok sayıda bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapan İğneada, Türkiye’nin 122 önemli bitki alanı ve 184 önemli kuş alanı arasında yer alır. Akkuyruklu kartal, kumzambağı gibi birçok kuş türü İğneada’da yaşamaktadır. Ayrıca pek çok göçmen kuşun rotası da İğneada’dan geçer.
Karadeniz kıyısında uçsuz bucaksız sahillerinde boydan boya insanlara baktığınız da benzerlik görürsünüz sebebi ise denizin renginin insanların ruhuna yansımasıdır çünkü Karadeniz diğer denizler gibi karşı yakasını göremediğiniz seyri hiçbir denize benzemeyen, bulutlara renk veren görkemiyle insanda saygınlık uyandıran bir denizdir. Bilinir ki Karadeniz’i denizden fethetmek, onu bir tekneyle geçmek cesaret ve ustalık işidir. Karadeniz adası olmayan deniz özelliğiyle de denizcilere sığınma yeri bırakmaz. İğneada adası yerini tutar fırtına da ticari gemiler bu limanın kuytusuna sığınırlar.
BİR KEZ GELİN ABAT OLUN
Trakya bölgesinin ilk 5 yıldızlı oteli olan İğneada Resort & SPA, açıldığı günden bu yana bölge turizm anlayışının gelişimine, tanıtımına büyük katkıları olan, denize sıfır konumu, kullanım fonksiyonlarının konforu ve detaylarıyla kaliteli işlevsel bir otel. Açıldığı günden bu yana 12 ay boyunca servis ve hizmet vererek bölge turizmine artı değer katıyor. Bakın İğneada Resort& SPA Hotel Yönetim Kurulu Üyesi Emre Sağışman, duygu ve düşüncelerini nasıl dile getiriyor: “2009 yılından bu yana yaz-kış büyük özverilerle doğa turizmi olarak Türkiye’nin kıymetli bir bölgesi olduğuna inanarak ve savunarak bu inancımızla turizm ve otelcilik anlayışımızı ve faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. 2014/2015 arasında yüzde 30’luk bir artış sağladık. 2015 geçtiğimiz 6 yılın en iyi turizm sezonuydu. Her geçen yıl bilinirliğimiz özellikle tercih edilmemiz geleceğe dair bizleri umutlandırıyor. Kış aylarında doğa turizmine büyük bir ilgi var. Kültür turları rutin olarak İğneada’ya geliyorlar konaklama fiyatlarımız kişi başı YP 140 TL’dir. İğneada’ya bir kez gelin ve abat olun.”
TÜRKİYE İÇİN ÖNEMLİ
İğneada’da 1977 yılından beri 5 dönem Belediye Başkanlığı yapmış şu an 6. dönemini yaşayan Belediye Başkanı Hayri Savaş, 4 kuşak İğneadalı ve İğneada’nın turizm geleceği için çalışmalarını sürdürdüklerini ifade ediyor.
Yine Bölge izlenimlerimle ilgili olarak görüştüğüm Kırklareli Milletvekili Selahattin Minsolmaz “Kırklareli’nin kendisini diğer şehirlere gösterdiği bir yer İğneada-Kıyı Köy hattı. Kırklareli İstanbul ve Avrupa’nın arasında ve bu bizler için çok önemli ve kritik bir lokasyon. Ulaşım akslarını güçlendirmeliyiz. Gerek deniz ulaşımı, gerekse 3. köprünün devamı 3. kuzey aksında ulaşım kolaylığı bölgemizin geleceği için önem taşımaktadır. Estetik seviyesi yüksek, doğal yapısını koruyarak geliştirmeye özen gösterdiğimiz, bölgemizin özelliklerini kullanarak, üreterek, çok çalışarak ülke turizmimize ve ekonomimize katma değer sağlamak için çalışıyoruz. Orman ve doğa turizmi kültürünün önümüzdeki süreçte artacağını ve İğneada’nın, doğaya dönme özüne dönme konusunda bölgesel özelliklerini iyi değerlendirerek süreci doğru yürütmeliyiz. Çevre düzen planlamamız adeta emniyet sibobu gibidir. Bölgenin doğal dokusunu, hassasiyetlerini yerel yönetimden üst yönetime kadar birlik ve beraberlik içerisinde İğneada ve bölgemizin geleceği için emin adımlarla doğru projeleri Kırklareli’mize kazandıracağız” dedi. Aslında insanın gerçek zenginliği arayış için çıktığı yolculukta; gölleri, denizi, çatakları, batakları, ormanı, şelaleleri, denizin kenarındaki yeşil başlı ördekleri, ormanın derinliklerinde ki yabanlaşan atları keşfetmek, temiz havada bir film sahnesi tadında sahil boyunca yürürken bir köpeğin dostluğunu hissetmektir belki de gerçek zenginlik ne dersiniz?
Neler yapabilirsiniz?
Trekking
Jeep safari ve off road yolları
Av turizmi
Motosiklet
ATV Safari
Buggy Safari
Bisiklet turları
Fayton gezisi
Doğa Gezisi, çevre yürüyüşleri
MERT GÖLÜ DENİZE DEĞDİ
Mert Gölü kış aylarında deniz ile birleşerek lagun halini alır. Göle yumurtlamak için gelen deniz balıkları müthiş bir görsel manzara oluşturuyor. Tatlı suyu gören balıkların farklı atmosferi kış aylarının ilginç gözlemlerinden. İğneada muhteşem havası ile şehir yaşamında karbonmonoksit yutan ciğerlerin temizlenmesi ve adeta oksijenle beslenmesine sebep olan bir atmosfere sahip. Tohumdan çıkma ulu ormanları, kuşların göç yolundaki durakları ve göl kenarlarındaki yürüyüş parkurlarıyla dikkatleri çekerken. Istıranca Dağları’nın nadide çiçeği Ericaceae (Orman Gülü) pembe, mor ve binde bir açan bembeyaz çiçekleriyle görebileceğiniz güzelliklerden yalnızca birkaçı...
İĞNEADA’DA KALKAN YENİR
Karadeniz’in az tuzlu ve farklı biyolojik yapısı yaşayan balık türlerini de etkiliyor. Hamsi ve kalkana ev sahipliği yapan Karadeniz’de yakalanan tekir balığının tadı Akdeniz ve Ege’de yakalanan tekir balığına benzemez. Karadeniz insanı Karadeniz balığı yer, Karadeniz’de yakalanan palamut her mevsimde farklı pişirilir çünkü kimi mevsim yağlı ve büyük olan balık sezon başında ufak ve ızgaralıktır.
Toprağında demir madeni olduğu için tadı tatlı olan, 1 yıl nadasa bırakılıp 1 yıl üretim yapılarak elde edilen yöre halkının çek bir Paspala dediği Kuru Fasulye, Boşnak Böreği, Gacal Mantısı, Çilek ve Kızılcık Şurubu... Özellikle kış aylarında Dobrodosli’de çok eski kuzine soba üzerinde Çuşka biberleriyle süslenmiş kuzu etleriyle yapılan Paspala kuru fasulyesi, elle yoğurulmuş kuzinede pişen organik ekmek, tereyağ, organik köy yumurtası, yöreye ait sucuk, köfte ile nostalji yaşayabilirsiniz...