Çocukluğum hariç hayatımda en uzun süre yaşadığım evden taşınıyorduk. Kolay toparlanırdım ama bu sefer ne çok şey biriktirmişim.
Hayat, hele de İstanbul, insana büyük sözlerini bir güzel küçük lokmalar haline getirip yutturuyor. Ben miydim Kerem okula başladığında “Çocuklarımın okula yürüyerek gidip gelmesini istiyorum. Öyle trafikte, saatlerce serviste bekleyen bebelere yazık!” diyen? Evet, bendim. Kerem’in dört yıl, Elvan’ın hazırlık da dahil iki yıl bu keyfi yaşadığı da doğru. Ama gelgelelim okullarını değiştirince olanlar oldu. Son üç ayda hiç girmediğim kadar çok boş eve girip istenen kiraları duyunca sayısız kere “Yok artık, buraya mı?” dediğim oldu. Ve, yolu çocuklara, kirası bütçemize uygun bir evi bulamadık gitti. Hal böyle olunca mesafeyi biraz daha kısaltalım hiç olmazsa, bizim de işe gidip gelişlerimizi kolaylaştıracak bir yer seçelim deyip optimum bir sonuca vardık. Lakin önceki taşınmalarını güle oynaya yapan ben, bu sefer ‘bi durdum’. Paket yapmak da zor geldi, kolileri doldurmak da. Burası, parantez dışı bilgi vermenin tam yeri. Çocukluğum hariç hayatımda en uzun süre yaşadığım -dört yıl, iki ay- evden taşınıyorduk. Yani öyle-böyle değil benim taşınma alışkanlığım. Kolay derlenir toparlanırdım. Bu sefer ne çok şey biriktirmişim, “Şunu filancaya ver, bunu at, bunu gönder!” diye ayırdığımın haddi hesabı yok. Hele de kitaplar!
Bir yere ait olma
Ben ki kitap konusunda çok hassasım vardığım nokta şu oldu: “Kitaplığında daima görmek isteyeceğim, elinin sık sık uzanıp gittiği, okuduğun kitapların haricindekileri başkaları da okusun, onlara ulaşsın diye paylaş.” İlk işim yıllarca kolilerin içinde duran dergileri bir yerlere ulaştırmak oldu. Kerem ve Elvan’dan da bu konuda bir düzenleme yapmalarını rica ettim. Onlar da kendi kitaplıklarına el attı. Henüz tam bir sonuca ulaşamadık ama azimliyiz!
Bu arada taşınma sırasında sıkça ‘bir yere ait olma, aynı mahallede büyüyüp yaşlanma’ üzerine de düşündüm. Özellikle de uzun yıllara dayalı mahalle kültürünün sarıp sarmalayan izlerini gördüğüm semtlerde içim biraz cız etti. Ne yazık ki bizim deneyimleyemediğimiz bir kültür bu. Kerem ve Elvan için de azıcık üzülüyorum açıkçası. Ama onlar bir saat 15 dakika yerine 35 dakikada okula gitmekten hayli memnun. “Sizinki de ölümle korkutup sıtmaya razı etmek olmuş” dediğinizi duyar gibiyim. Evet, biraz öyle oldu. Şimdi “Yeni ülkeler bulamayacaksın, bulamayacaksın yeni denizler” diyen Kavafis’in Kent şiirini bulup okumak hem ruhumu hem bedenimi dinlendirmek için biraz mola vereyim. Fakat o kitap, hangi kolideydi?
Annenin Ajandası
İlk oyuncak unutulmaz
Bebeklerin ilk oyuncağı deyince akla gelen çıngırak oluyor. Renk ve ses algısını artıran bu oyuncaklar bebeklerin tutma becerilerini de geliştiriyor. Suavinex’in Galaxy Çıngırak’ı da farklı renk ve ses çeşitleriyle, bebeklerin gelişiminde rol oynuyor. Oyuncakların BPA içermediği ve poliamide malzemeden üretildiği belirtiliyor.
Mutluluk anları hep sürsün
Molfix, yenilenen ürün özelliği Comfort Fix’in anatomik yapısı, esnek yan bantları, cilde uyumlu üst yüzeyi ve emici performansını bebekler ve anneleriyle buluşturuyor. Bebeğe hareket özgürlüğü sağladığı belirtilen ürünün, emiciliğiyle sızıntılara karşı tam koruma vadediyor. Böylelikle bebekler, keşfediyor, araştırıyor, daha mutlu yetişiyor.