Süper Lig’in naklen yayını konusunda; beIN Sport’un yaşadığı sorunlar, yeni sezon anlaşmasını zora sokuyor. Yeni dekoder satışları cesaretlendirici olmadığı gibi, üyelik iptalleri de tehlikeli boyutta... Üstüne üstlük, dövizdeki sert dalgalanmalar; yayıncı kurumu iyice köşeye sıkıştırdı.
Bütün bunlar, elbette sıkıntının temel nedeni ama; bence çok daha büyük handikap, Süper Lig’deki futbol kalitesinin her geçen sezon biraz daha düşmesi... Sorunlu hakemler, ağırlaşan tempo, yaratıcı ve coşkulu olmayan futbol, kısır tartışmalar; insanları futboldan soğuttu.
Yayıncı kuruluşun, ligin akış yönünü değiştirmeye yönelik gizli-açık istekleri (Daha kötüsü girişimleri), futbolun organik yapısını bozdu. Ligimiz özgünlüğünü, inandırıcılığını ve berraklığını kaybetti. Her oluşumun altından bir şaibe çıkması, güven duygusunu sıfrladı.
***
Neredeyse bütün kulüplerin batma noktasında bir ekonomiye sahip olması ve UEFA’dan gelen baskı/ceza/yönlendirme politikaları; futbolun bütün cazibe alanlarını kirli hale getirdi. İnsanlar bıktı...
Ağır, hantal, kıytırık futbol anlayışımızı yüksek tempolara ulaştıramadığımız takdirde; stadlarda seyirci de düşer, dekoder sayısı da hızla azalmaya devam eder.
Stat ya da futbol terörünü bitirmek veya en aza indirmek için yasalar çıkardık. Pek yararı olmadı... Olayları çıkaranları anında ele verecek dediğimiz yığınla güvenlik kamerası fos çıktı...
Hepimiz herşeyden şikayet ediyoruz ama, hiç birisi kesin sonuca ulaşamıyor. Neyi tutuyorsak, hep elimizde kalıyor. Eski hamam eski tas...
Hamamı da değiştirsek, tası da değiştirsek; neyi problem biliyorsak, hepsi yerli yerinde kalıyor. Sahibini de değiştirdik olmadı.
Galiba kafayı değiştirmek gerekiyor. İşte onu bir türlü yapamıyoruz.
Yeni federasyon, yeni MHK, yeni yönetmelikler de sonuç vermezse, en iyisi kepenk kapamak. Başka çare kalmadı.