Deprem felaketi hepimizde derin bir iz bıraktı. Başta İstanbul olmak üzere birçok şehirde yaşayanlarda tedirginlik var.
İstanbul'un arkeolojik kazılarında karşımıza çıkan batık kentlerle bugünlerde deprem-zemin uzmanlarının işaretledikleri yerler örtüşüyor. Yenikapı, Batonya, Vordonisi, Kalkedon...
İstanbul'da Kadir Topbaş döneminde önemli çalışmalar yapıldı. Yerinde dönüşüm, ada-pafta bazlı dönüşümler oldu. Ancak yapı değeri düşük semtlerde bu dönüşüm pek yaygınlaşmadı.
İstanbul'un hemen her semtini bildiğim için bazı gözlemlerimi paylaşmak zorundayım. Ancak tarihi yarımada dediğimiz Eminönü-Fatih bölgesi, her semtten daha kritik öneme sahip.
Tarihi bölgenin turist ağırlama oranı çok yüksek. Geceleri ise gündüz nüfusa oranı özellikle Eminönü bölgesinde çok düşük. Tarihi yarımadada ev sahiplerinden çok kiracılar mukim. Dairelerini öğrencilere, yabancılara, kısmen orta sınıfa ve çalışan kesimlere kiraya veren ev sahipleri şehrin farklı semtlerinde yahut İstanbul dışında.
Aksaray, Fındıkzade, Şehremini, Yedikule, Kocamustafapaşa, Hırkayı Şerif, Zeyrek, Küçükpazar, Kadırga gibi semtlerimizdeki binaların hali perişan. Mülk sahipleri olmadığı için yerinde dönüşüm de gerçekleşmiyor. Bu mahallelerde bazı binalarda kısa süreli kiracılar ve airbnb gibi sistemlerle turistler konaklamakta. Elbette bizim yurttaşımızın canı kıymetli ancak deprem riski olan binalarda turistlerin akıbeti turizm sektörümüz açısından tehlike arz ediyor.
Tarihi yarımada yani eski İstanbul mutlaka özel bir kanunla titiz bir şekilde yenilenmeli. Kültür ve Turizm Bakanlığı, İBB, Fatih Belediyesi, TOKİ gibi kurumlarımız uygulanabilir bir mevzuatla bölgeye müdahil olabilmeli. Bu dönüşümün faturası da mülk sahiplerine uygun ödeme koşullarıyla ödettirilmeli. Bu müdahale bölgenin deprem riskini de dikkate alarak acilen gerçekleşmeli.
Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Dolayısıyla yurttaşların böyle dönemlerde beklentileri de yüksek. Devlet otoritesinin riskli yapılara müdahalesi için uygun koşullar oluşmuş durumda. Mülk sahiplerinin yüksek kira aldığı ve ayrıca fiyat artışlarıyla rant/kâr elde ettiği alanlarda gayrimenkulün deprem riskiyle yüzleşmesi gerekir. İnsan hayatını hiçe sayan bu gidişata müdahale edilmesi gerekiyor.
Avrasya Yükseköğretim Zirvesi Başladı
Ülkemiz uluslararası öğrenci pazarında büyük bir atılım yaptı. Dünyanın 140 ülkesinden uluslararası öğrenciler bizim üniversitelerimizi tercih ediyor. Bu süreçte vakıf üniversitelerimizin çabası bir hayli yüksek.
2015 yılından beri aralıksız yapılan, Dünyanın en büyük 3. Yükseköğretim etkinliği EURIE Avrasya Yükseköğretim Zirvesi başladı. İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezinde yapılan zirveye birçok ulusal ve uluslararası kuruluş katılıyor. EURAS, TIM, HIB, DEİK, THY, YTB, Ulusal Ajans, TUBITAK, Maarif Vakfı, Yunus Emre Enstitüsü, British Council, DAAD, UNIMED, Campus France, EduCanada, EduBrasil, EduMalaysia ve diğer birçok ilgili paydaş katılımı ile 2000'in üzerinde rektör, yönetici ve akademisyeni ağırlıyor.
Konferans programında ise 154 konuşmacıyla 54 seminer ve panel gerçekleşiyor.
'Afet Yönetiminde Üniversitelerimizin Rolü ve Önemi' başlıklı panelde deprem gündemi zirveye yansıtılmış.
Uluslararası İnovasyon Forumunda 150 girişimci fikirleriyle yarışıyor. Benim de konuşmacı olduğum bir panelde ise Milli Eğitim Bakanlığı, Yunus Emre Enstitüsü ile birlikte yaptığımız çalışmalar üzerine değerlendirmeler yapacağız.
Üniversitelerimiz gelecek vizyonu ve uluslararası arenada yer almasında EURIE'nin ve paydaşların katkısı çok büyük.