Türkiye sert bir coğrafyada… ve kritik bir süreçte… Bölgede yaşananlara bakınca ülke olarak ne kadar zor bir dönemden geçtiğimizi daha iyi anlıyoruz. Türkiye’nin bir beka sorunu yaşadığını kimse inkar edemez.
ABD ve İsrail, bölgede yeni bir oyun kurmanın hesabını yapıyor. Özellikle Trump, artık açıktan niyetini gizlemeden bölgeyi domine etmek ya da düşük yoğunluklu çatışmaları yönetmek adına elinden gelen herşeyi yapıyor. Hiçbir fırsatı kaçırmıyor. Olası tüm şansları değerlendiriyor. Bunun son örneğini de iran’daki olaylarda gördük. Trump neredeyse her gün İran’daki eylemciler için tweetler attı. Bunu yaparken de pervasızca yaptı. Ancak Tahran yönetimi kanlı da olsa protestoları dindirdi. Durum kontrol altına alındı.
Suriye’de ise çatışmalar azalsa da sürüyor. İç savaşın aktörleri Soçi’de kurulacak masadan çıkacak sonucu bekliyor. Yemen’de durum farklı değil… Riyad ve Tahran’ın vekalet savaşını yürütenler birbirini boğazlıyor her gün… Orda da ABD aklı var… Irak’ta da durum çok farklı değil… Yani bir ateş çemberinin içinde evimizi yangından korumak için mücadele ediyoruz.
Her ülkenin yumuşak karnı ile o ülkeyi vurmaya çalışan ABD bize de FETÖ ve PKK üzerinden saldırıyor. Mesela Washington, Suriye’de binlerce TIR silahı terör örgütü PKK’ya tüm dünyanın gözü önünde teslim eder ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Fransa’da MİT TIR’ları sorulur FETÖ ağzıyla.
Suriye’de Türkiye’ye karşı bir terör koridoru oluşturulma çabası var. Ankara’nın bu koridora izin vermeyeceğini Cumhurbaşkanı Erdoğan sık sık ve kararlılıkla dile getiriyor. Türkiye, şu anda iki büyük sorunla hayati bir mücadele veriyor. FETÖ ve PKK.
Dışarda bu kadar tehdit ve risk varken içerde ne oluyor? Ana muhalefet partisi ile başlayalım. 17-25 Aralık sürecinden bu yana devletin FETÖ ile mücadelesinde bir türlü istenen destek verilmedi. FETÖ değil, 17-25 Aralık’tan sonra defalarca halkın desteğini almış Erdoğan hedefe kondu. Ana muhalefet partisi FETÖ ile mücadelenin ulusal güvenlik meselesi olduğunu ya anlamıyor ya da anlamak istemiyor.
Gelelim MHP’ye… Kabul etmek gerekir ki CHP’nin oylarının yarısından da daha az oy alan MHP daha etkili siyaset üretiyor. Geleceği ve gelişmeleri daha iyi okuyor. En son “2019’da aday göstermeyeceğiz. Erdoğan’ı destekleyeceğiz” açıklaması Devlet Bahçeli’nin gelecek perspektifini de ortaya koyuyor. Bahçeli, dün 2019’da herkesin; başta ABD’nin diş bilediği Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında duracağını deklare etti.
Bu kadim coğrafyada bunlar olurken tarihe tanıklık eden hatta tarihin yazılmasında büyük payı olan gazeteciler ne yapmalı? Daha çok sahaya çıkmalı, daha çok okumalı, daha çok yaşamalı ve daha çok bu toprakların ağzı ile bu toprakların sesi ile konuşmalı. Sesin nereden geldiğinin bir önemi yok. İster sağdan ister soldan…
Bu hafta biraz siyaset ağırlıklı yazdım. Artık idare edin. Bazen yazmaya başladın mı beynin klavyeye de hükmediyor. Kalın sağlıcakla…