SİLİVRİ ilçemiz asrın davasıyla tarihe geçti. İlk defa asker cenahı hakim karşısına çıktı. İlk defa yaptıklarının hesabı istendi. Silivri’de beş yılı aşkın görülen dava önemli engellemelere rağmen ülkemiz için rekor addedilecek bir zamanda bitirildi. Silivri’de verilen cezalar kesin değil. Geçmişte verilen yargı kararlarının yüzde yetmiş oranında yargıtayda bozulduğu dikkate alınırsa, bu tür değerlendirme yapmak olağan oluyor. İkiyüzelliden fazla dosyayı bu kadar kısa zamanda hükme bağlama tebrike değer.
Bazı sanıklar, çok uzun bir müddet neyle suçlandıklarını bilmeden tutuklu kaldıklarını, sonradan yapılan suçlamaların hayali ve düzmece olduğunu ifade ettiler. Bu açıklamaları duygusal tepki olarak görmek gerekir. Bazı siyasi ve sivil toplum önderleri de, mahkeme kararlarını tanımadıklarını ifade ettiler. Bu kişiler her halde bu kararlar nasıl olsa yargıtaya, Anayasa Mahkemesi’ne hatta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceğini ve bozulacağını düşündüklerinden maksadını aşan cümleler kurdular.
Bu tür davalar ülkemizde bir ilk olduğundan kararları da uzunca bir müddet tartışılmaya devam edilecektir. Bana göre yargı süreci devam ettiğinden kararların tartışılması mümkün değil.
Temennim bu dava ve onun getirdiği gerilim (stres) hepimize ders olur ve herkes yerli yerine oturarak işine bakar. Hüküm giyen bazı kimseleri yakından tanıyorum. Onları kendi vicdanımda mahkum edemiyorum. Dostum Haberal, rejime başkaldıracak biri değil, ama mahkum oldu. Dileğim, her kesin er veya geç beraat etmesidir. Bu dileğimin yanında bazı kişilerin az veya çok ceza almayacağını söylemek mümkün değil. 28 Şubat azgınlığının sonrası darbe planları ve tatbikat teşebbüsleri bir yerlerde somut deliller bıraktı.
Genel Kurmay Başkanı’nın ıslak imzalı darbe evrakına “Kağıt parçası”, LAV silahına “Soba borusu” diyerek gerçek dışı konuşmaları karşılıksız kalmayacaktır. YÖK yönetiminin suçu sadece muhafazakarlık olan akademik kariyerdeki bir çok kişinin önünü kesmesi veya uzaklaştırması, nice kızlarımızın sırf baş örtüsü taktığı için okullardan uzaklaştırılmaları cezasız kalmayacak diye düşünüyorum. O günün öğrencilerinin bu gün anne oldukları ve beşikteki çocuğuna “Benim okumama engel olan bu rejim batsın” dediklerini duyar gibiyim.
Bu davalar, toplumumuza birbirimizin fikirlerine saygılı olmayı pekiştirebilirse, insanımıza büyük kazanım sağlayacağını söylemek kehanet olmaz.
Dava sonuçları herkes için geçmiş olsun...