Türkiye’de medyanın bir kesiminin “Türkiye düşmanlığı” manşetleri ve yazılarının, İngiliz, İran, Rus, Fransız, Amerikan gazetelerinin manşetleriyle aynı havayı üflemesine hayretle gözlemiyorum artık. Tablo net; BBC ile Rusya’nın Rossiya 24 kanalının aynı ağızla, Türkiye’nin PKK ve DAEŞ terörüne karşı belgeseller üretmesi. Fransız, İngiliz, Amerikan, İran gazetelerinde, aynen Can Dündar, Hasan Cemal gibi bir zamanlar kalitesini gazetecilik değerleriyle süsleyen, daha sonra militanca ülkesine düşmanlık eden kıvama gelen gazeteciler gibi başlık atmasının tek bir amacı vardır.
İçeriden ve dışarıdan Türkiye’ye saldırıların esas hedefinin, Cumhurbaşkanı olduğu gayet nettir.
Başbakan Davutoğlu’nun tüm samimi ve dürüst tutumuna rağmen, muhalif partilerin aynı ağızdan koalisyona yanaşmaması, ülkeyi bir de bu taraftan zora sokma çabasının da altında, Erdoğan’a duyulan hazımsızlıktır.
Tabloya bakıldığında, ister içeriden siyasi parti ve medya, ister dışarıdan medya ve siyasi merkezlerin, Türkiye aleyhinde hava oluşturmasına bir deterör örgütünü meydana sokarak, faaliyet peşinde olmanın da tek amacı, pısırık ve geri adım atan baronların istediklerini yapmak zorunda bırakılması arzu edilen Türkiye. Peki, böyle bir Türkiye’ye dönüşmeye Türkiye’yi kim bırakmıyor; Erdoğan ve Türkiye Devleti.
Demek ki Erdoğan’a; bir taraftan PKK ve DAEŞ, bir taraftan parlamentoda bulunan 3 parti tutumlarıyla, diğer taraftan medya ve kinden gazetecilik yerine terörist söylemleriyle konuşan yazar - çizerlerle saldıran saldırana. Aynen Kurtuluş Savaşı zamanı Türkiye’ye saldıran bir kaç ülkenin, bir kaç cephede çatışması gibi bir mücadele veriyor Türkiye hem de tek başına...
Şu anda Türkiye ciddi sınavdan geçmektedir. Halkı, medyası, aydınları, siyasileri ile birlikte sınav vermekte... Erdoğan’a karşı duyulan kinin altında yatan da budur. Yeni ve güçlü Türkiye’nin mimarını saf dışı etmeden, bu savaşı kazanamayacaklarını bildikleri içindir, bu kadar acımasız saldırmaları. Paralel medyanın ve örgütün, ülkedeki bir kaç medya kurumu ile Türkiye’ye vurdukları darbenin hesabını, uzun yıllar sonra bile Türkiye olumsuz biçimde maalesef hissedecektir. Şimdi esas iş HALKTA... Eğer Türkiye, içinde bulunduğu bu provokatif durumdan, halk ve devletin birliği senteziyle çıkacaksa, mesele Türkiye’nin milli duruşu ve iradesinin zaferiyle bitecek demektir. Durmadan, bazı medya kurumlarının PKK teröristlerinin söylemleri ile konuşması bile, bu alçak saldırının ölçüsünü göstermektedir. Düne kadar Milliyetçilik, Atatürkçülük, Cumhuriyet değerlerine sadakatten bahsedenlerin, HDP üzerinden dolaylı olarak PKK eylemlerine zemin yaratanlar, Erdoğan’a duydukları kinden dolayı, ülkenin üzerine gelen her şeytana ortaklık etmelerini ise, ne HAK, ne de HALK unutmayacaktır... Bugün “Erdoğan kaybetsin” diye ülkeyi kaybettirmeye sürükleyen, sözde Milliyetçi, Atatürkçü, Cumhuriyetçi olanların, tarihteki ve sandıktaki akıbetini merak etmiyorum...