PKK, DEAŞ, FETÖ ve küçüklü büyüklü taşeron tüm terör örgütlerinin top yekûn hedefi haline gelen Türkiye’nin attığı tüm adımlar, gösterdiği toplumsal dayanışma, esasında ileride tarih için araştırma dosyalarında hayranlık notlarının yazılmasına neden olacaktır.
Şimdi ikide bir eleştirilen istihbarat zafiyeti, emniyet güçlerinin istihbari çalışmalarının kötülüğü ise itibar edilecek, kabul görecek nitelikte değildir. Nedeni basit! Bu kadar asimetrik saldırı ve dış istihbarat güçlerine dayanarak hareket eden, örneği çağımızda nadir gözüken saldırı yöntemlerinin, “acaba ne kadarı defedilmiş” sorusuna, cevap bulan oldu mu?
Belki de bu tür bilgilerin yazılıp çizilmemesi, güvenlik amaçlı olabilir. Lakin bilinen bir gerçek var ki; Türkiye istihbaratı bu kadar darbeler yemesine rağmen, defettiği felaket eylemlerinin sayısına göre, ciddi ölçüde terör örgütlerinin top yekûn saldırılarının önüne de geçebilmiştir.
Sosyal medyada özellikle bilip bilmeden, ülkenin istihbarat, güvenlik ve askeri istihbarat güçlerini beceriksiz gösterme gayreti, aslında bu terör saldırılarının esas hedeflerinden biri olarak okunmalıdır.
Önce Beşiktaş, sonra Kayseri’deki PKK saldırılarının amaç ve hedeflerine baktığımızda ise, esasında Türkiye’nin ciddi hamlelere imza attığını, PKK ve bağlantılarının isterik durumda olduklarını anlayabilmemiz lazım.
Türkiye; Suriye’de, tüm engellere rağmen ciddi siyasi ve askeri hamleler yapabildi. İleride daha ciddi askeri anlamda, daha sonra ise bu askeri hareketin siyasi strateji içerik taşıyıcı durumu olacağını, şimdiden verilere bakarak anlıyoruz.
El Bab ve Menbiç bu anlamda, Türkiye’nin “olmazsa olmazı” anlamına geldiğini görüyoruz. Ulusal güvenlik için bunun şart olduğunu, tüm güvenlik ve strateji araştırmacıları dile getirmekte. Türkiye; İran, Rusya ve ABD’nin sahada aktif olduğu, Suriye meselesinde esas aktörlerden biri haline gelmeliydi ve bu gidişat bu gerçeği herkese teker teker anlatmaya başladı. Türkiye’nin sahadaki aktörlerle ortak noktada buluşabilmesi için, kendi tezlerini geçerli kılması için, Suriye’deki durumunu ve askeri varlığını pekiştirmek durumundadır.
İşte orada, giderek artan sabit ve pekiştirilen askeri durumumuz, nihayetinde Beşiktaş ve Kayseri’de köşeye sıkışan PKK ve uluslararası bağlantılarının, menfur saldırı ile Türkiye’yi durdurmak amacı taşıyan eylemlerine neden oldu.
Türkiye, tarihinin en zor dönemlerinden birini geçmektedir. Ülkenin içerisinde, devletin köklerine kadar sızmış bir yapıdan yeni yeni temizlenen, çok kısa sürede toparlanmayı başaran, nadir devlet örneği göstermektedir. Elimizi vicdanımıza koyalım ve sadece tek kelime soruya cevap bulalım! Türkiye’nin son bir kaç yılda başına gelenin ufacığı başka devletlerden birinin başından gelseydi, aynı anda bunca farklı içerikli saldırılara mazhar olsaydı, sahip olduğu askerlerinin devlet güçlerini tahrip etmeye yönelik hainlikleri olsaydı, bunca badireleri Türkiye kadar başarılı, sakin ve dağılıp yok olmadan geçebilecek başka bir devlet aklınızdan geçiyor mu?
PKK ciddi anlamda köşeye sıkıştı ve hatta elinde adamı kalmadığından, DEAŞ gibi örgütlerden canlı bomba takviyesi yapmakta olduğu da, yazılıp çizilen bilgiler arasında.
Diğer yandan ise çevredeki devletlerin Türkiye’ye bakış açısı da, “bu vahim ortamdan nasıl bir payda elde edebilirim” mantığı ile çevreli.
Suriye’deki vahim durumun son bulması, hiç kuşkusuz Türkiye, Rusya, ABD ve İran’ın girişimini beklemektedir.
Ne yazık ki; Türkiye dışında hiçbirinin meselesi, oradaki masum insanlar olmadı ve olmayacak da. Türkiye bu anlamda da vicdan tahtını oluşturmaktadır. Biraz da Türkiye aleyhinde asılsız ithamların üretilmesi bundan kaynaklı!
Türkiye’nin hedef alınan en önemli duruşundan biri de, BİRLİĞİdir.
Hangi siyasi görüş olursa olsun, bu MİLLET ülke menfaati için tek VÜCUT olabilmenin parlak örneğini de göstermekte. Terör saldırılarının en önemli hedeflerinden birinin de, bu BİRLİK ruhuna yönelik olduğunu gözardı etmemeliyiz.
Türkiye; kendine güvenin tam olsun. Tarih sürecinde geçtiğin yola bir dön bak ve UMUDUNU HEP ZİNDE tut.
Herkes seni araştırır, seninle nasıl baş edeceğinin yöntemlerini bulmaya gayret eder. Neden mi?
Çünkü sen tarihin tüm geçitlerinde, MİLLET oldun. İşte tam da bu büyük, karşısı alınması mümkün olmayan “MİLLET” adlı silahımızla, TARİHE GEÇMEKTEYİZ.