Koca koca adamlar kalkıp sabah akşam Recep Tayyip Erdoğan için “Herkesin Cumhurbaşkanı değil, partili olduğu için tarafsız değil!” suçlamasında bulunuyorlar.
Siyasi istismar konusu yapılan bu konu üzerinde durmak gerekir.
Öncelikle şunu belirteyim: Yeryüzünün hiçbir yerinde doğrudan halk oyuyla seçilen Cumhurbaşkanları/devlet başkanları milletin tamamının oylarıyla seçilmezler.
Birinci turda seçilenler kıl payı veya bir kaç puan farkla seçilirler. Veya ikinci tura kalınmışsa bu bölünmüşlük hali benzer bir sonuçla neticelenir.
Hepsi partilidirler.
Trump gibi, Macron gibi vs...
Milim oy farkıyla seçilseler bile seçildikten sonra resmen hem devletin birliğini temsil ederler hem de herkesin Cumhurbaşkanı sayılırlar.
Parlamenter sistemde Cumhurbaşkanları Meclis’te seçilirler. Tamamen semboliktirler. Bir tür süs bitkisi gibidirler. Bütün yetki partili Başbakanlardadır.
Görüldüğü üzere parlamenter sistemde tüm yürütme yetkisini elinde bulunduran Başbakanlar da, Başkanlık, yarı başkanlık veya Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemlerinde yürütmenin başında olan Cumhurbaşkanları/devlet başkanları da partilidirler.
Dün parlamenter sistemde Erdoğan başbakan iken de aynı suçlamaları getiriyorlardı aynı çevreler.
Başbakan kendilerinde olduğunda sorun yok. Nedense tarafsız oluyorlar, herkesin başbakanı oluyorlar ama Erdoğan olunca tarafsızlık ortadan kalkıyor.
Bunların derdi başka.
İlginçtir, aynı çevreler partili başbakan valileri ve kaymakamları atadığında atanan vali ve kaymakamları partili diye suçlamazken aynı atamayı partili Cumhurbaşkanı yapınca valileri ve kaymakamları partili olmakla suçluyorlar.
Oysa parlamenter sistemde başbakanın yanısıra o atamalarla ilgili bakanın kendisi de partilidir.
Bakan partili, başbakan partili, her yere istedikleri kişiyi atıyorlar, kendi parti programlarını uyguluyorlar, Cumhurbaşkanı da kendilerince seçilen bir süs bitkisi olarak oturuyor, şimdi bu parlamenter sistem tarafsız ve çok iyi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi çok kötü öyle mi?
Çok uzaklara gitmeye gerek yok.
Yakın parlamenter sistemdeki Cumhurbaşkanlarımızla ilgili konuşalım.
Sahi hangisi tarafsızdı, bütün milletin desteğini almıştı ve herkesin Cumhurbaşkanı olarak kabul ediliyordu?
Kenan Evren’den başlayalım.
Görünürde partisi yoktu ama gerçekte tarafsız mıydı?
Turgut Özal partiliydi. Meclis’te kendi partisinin oylarıyla seçilmişti.
Süleyman Demirel partiliydi. Herkesin kendinden bildiği biri miydi?
Ahmet Necdet Sezer partisizdi görünürde. Gerçekte öyle miydi? CHP’nin o tipik 6 ok zihniyetinin bürokratik bir temsilcisiydi. İcraatlarıyla milletin kahir ekseriyetinin hayat tarzına karşı nasıl dışlayıcı olduğu ve kadrolaşmalarda kimleri tuttuğu biliniyor.
Abdullah Gül partisiz miydi? Herkesin üzerinde ittifak ettiği biri miydi?
Parlamenter sistemin yakın tarihteki Cumhurbaşkanları devletin birliğini temsil etseler bile bütün bir milletin desteğine mazhar olmuş değillerdi.
Böyle bir şey asla mümkün değildir.
Sıra Erdoğan’a gelince nedense kriterler değişiyor.
Halbuki Erdoğan Cumhuriyet tarihi boyunca doğrudan millet tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanıdır.
Şimdi deniliyor ki : “Erdoğan kendisine oy vermeyen bilmem şu kadar vatandaşın Cumhurbaşkanı değildir.”
İyi de Trump ve Macron kendilerine oy vermeyenlerin Başkanı oluyor da Erdoğan niye olamıyor?
Erdoğan partiliymiş!
Trump ve Macron partili değiller mi?
Demem o ki hiçbir Cumhurbaşkanı hangi yolla seçilirse seçilsin bütün milletin sevgisine ve rızasına mazhar olamamışlardır. Bundan sonra da olamazlar. Bu işin doğasına aykırıdır.
Peygamberler üzerinde bile böyle bir ittifak söz konusu değildir.
Partili Cumhurbaşkanı olan Atatürk ve İnönü için akıllarının ucundan geçirmedikleri “Tek adam rejimi!” ve “Diktatörlük!” tarzı suçlamaları Erdoğan’ın üzerine boca eden malum odakların akılla, vicdanla ve insafla hiç alakaları var mı Allah aşkına?
Erdoğan söz konusu olunca kriterleri değiştirenlerin siyaseten ahlaki duruşları ve dürüstlükleri tartışılır elbette.