‘Balyoz’ adıyla bilinen davada 361 rütbeli yargılandı, Yargıtay’ın da cezaları onadığı davada sanıklardan 237’si 16’dan 20 yıla değişen cezalar aldı. Ceza alanlar arasında küçük rütbeli subaylar da, ordu komutanlığı, hatta kuvvet komutanlığı yapmış orgeneraller de bulunuyor.
Türk siyasi tarihi kadar hukuk tarihimiz açısından da önemli bir dava...
Davanın ‘kanıtı’ harddisklerden birini inceleyen bilirkişilerin verdiği rapor, gazeteler tarafından, ‘üzerinde oynanmış’ sonucu çıkarılacak biçiminde yorumlanınca, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu dava çökmüştür” açıklamasını yaptı. Yargılananların aileleri, avukatları aracılığıyla, ‘yeniden yargılama’ talebiyle mahkeme kapılarında...
Haksızlar mı?
İki gündür burada konuyu kendilerine ulaştırılan bir bavul içerisindeki belgelere dayanarak ülke gündemine sokan Taraf gazetesi ile belgelerin sahibi olan Genelkurmay Başkanlığı’na sorular soruyorum. Gayet basit sorular...
Rapor sonrasında yargılananlara yakınlık duyanların “Balyoz davası çöktü” tezini duyurmakla yetinen Taraf’a sorduğum soru şuydu: Eğer belgeler ‘sahte’ ise, kendilerini kim aldatmıştır?
Biraz da, “Hayır, kaynağımız sağlam, belgelerin doğru olduğundan hâlâ eminiz” cevabını duyma beklentisiyle...
Sağolsunlar, Taraf’tan cevap gecikmeden geldi. Beklediğim türden bir cevap olmasa da, gazete künyesindeki ‘yazı işleri müdürleri’ arasında ilk sırada yer alan birinden geldiği için, cevapları bence geçerli bir cevaptır...
Merakınızı gidereceğim, merak etmeyin: Yazı işleri müdürü yeni gelişme karşısında gazetesinin sessiz kalmasının sorumlularını açıklamış. Şaşıracaksınız, ama sıralamasında en başta ben varım; sonra geçmişte Taraf’ta çeşitli kademelerde görev üstlenmiş haberci ve yazarlar geliyor. “Bu davalara sizler kadar vakıf kimse yok ki Taraf gazetesinde şu anda” diyor yazı işleri müdürü...
Savcılara teslim etmek üzere içi belge dolu bavulla Özel Yetkili Mahkeme önünde çektirdiği fotoğraf belleklerimize kazınmış, 2012 mart ve nisan aylarında ‘Balyoz ve gerçekler’ başlığıyla 13 bölümlük bir dizi kaleme almışTaraf mensubu için “Bavulu o mu taşımıştı?” diye soruyor. İstersem ona sorabilirmiş; köşesinde hâlâ yazıyor, durmadan da tweet atıyormuş o kişi...
Eğlenesiniz diye, kurduğu benzetmeleri de aktarmalıyım: Cumhuriyet’in Ankara temsilcisine Johnson mektubunu, Naziler ile işbirliği iddialarını; Vatan’ın yayın yönetmenine Ahmet Emin Yalman’ın zamanında yazdıklarının hesabını sorabilir miymişim?
Yalmangazetesi Vatan’ı bata çıka 1923’ten 1960’lara kadar yayımlamıştı; Johnson’un mektubu Cumhuriyet’te değil Hürriyet’te 13 Ocak 1964’te yayımlanmıştı (Cumhuriyet ertesi gün İsmet İnönü’nün Johnson’a cevabi mektubunu yayımlamıştı.)...
Nazi işbirliği iddiası? Onun tarihi de 1945 öncesi olsa gerek...
Taraf‘Balyoz’ belgelerini ne zaman yayımladı peki? 2010 yılında... Tarih öncesi yani...
Onların şimdi daha önemli bir misyonları varmış: MİT fişlemeleri belgeleri... Roboski katliamında MİT istihbaratı belgeleri... Paris cinayetlerinde MİT’in kâtille konuşması... TÜRGEV belgeleri...
Soracaksam, kendilerine bunların kaynağını sormalıymışım... Öyle diyor yazı işleri müdürü...
Başüstüne.
Yine de bir sorum olacak: Bu belgelerin ‘sahih’ olduğuna neden inanalım? Ya kendilerinden sonraki yazı işleri kadrosu, bize dönüp, “Onlara sor” der ve sorumluluğu omuzlarından atmaya kalkarsa?
Genelkurmay’dan cevap gelirse onu da sunarım.