Hiçbir darbeci ‘ben darbeciyim, darbeseverim’ demez... (Yalçın Küçük istisna. O, orducu sosyalist...)
Darbeyi yapanlar da ‘biz darbe yaptık’ demezler... ( Bizimkiler vatan elden gidiyordu, yönetime el koymak zorunda kaldık derler... Mısır’da örneğin ‘halk istedi biz de halkın sesine kulak verdik’ dediler... Demek ki darbeci mazereti diye bir şey var
Her türlü darbe tecrübesi olan bir ülke olarak darbeye zarif isim bulan da biziz...
Klasik kanlı darbeden sonra post modern darbeyi keşfettik... (Parlamentoya girmeden, demokrasiye uzaktan ayar verilen darbe!.. Bir kaç tank yürütmek yetiyor...)
Muhtıranın da gelişmişi bizde... Klasik muhtıra yerine “Geceyarısı Bildirisi”...
Lakin bugün durum çok farklı... Ordu, çağdaş demokratik normlara uygun bir yapıda hareket ediyor...
Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel önemli açıklamaları bunu teyit eder nitelikte...
Özel kısaca diyor ki, “Tarihi davalarla ilgili verilen yargı kararlarının; ihtisas sahipleri tarafından tartışılmasının, sonuçlarının yürütme ve yasama organları tarafından değerlendirilmesinin ve vicdani muhasebesinin de yüce millet tarafından yapılmasının daha doğrudur... Genelkurmay Başkanı devlet sorumluluğu bulunan bir kamu görevlisidir...”
Nokta...
Çağdaş demokratik ülkelerde askerin durduğu yer işte tam da burasıdır...
Ama bu ülkede darbecilik bir kesimin kanına işlemiş...
Bu yüzden de rahatsızlar... Onların rahatsızlığı bazı genç subayların rahatsız olmaması!...
Şimdi CHP’ye sorsan ‘biz darbeciyiz’ demezler elbette...
Darbelerden en çok biz çektik martavalını da okumaya bayılırlar... (27 Mayıs’a payanda olan CHP’dir ha.. Ayrıca tüm darbeleri görüp ayakta kalan tek parti de CHP!..)
Sürekli tank üzerinden demokrasi tarifi yaparlar; “Darbe olsa, tankın önüne önce ben çıkarım!..”
Demokrasi aşkı böyle bir şeydir... Önce çıkacaksın!...
Tankın önüne önce çıkan tepesine ilk zıplayan, etrafında 1 tur atıp, ikili burgu ile tankın tepesinden atlayan en demokrattır!...
Hoş şimdiye kadar tankın etrafında böyle akrobatik hareketler çeken siyasetçi görmedik ama?!..
Şimdi böyle üzerinde akrobasi yapacak bir tank yok... Ama Balyoz Davası var...
Mahkeme karar vermiş, ‘bunlar darbe planladılar’ demiş... Yargıtay ‘Evet’ demiş onamış...
CHP bunu kabul etmiyor...
Kılıçdaroğlu’na göre bunlar zaten meşru mahkemeler değil... Silivri’de piknik yapmak, mahkeme basmak CHP’nin demokrasi aşkından...
Ortada balyoz yok, darbe yok... Darbeci de yok... (Ergenekon diye bir örgüt de yoktu. Mahkeme gösterdi, ‘aha burada’ dedi ama hala üye olmadı Kılıçdaroğlu..)
Şimdi CHP ve avanesine sorsanız ‘biz darbeci değiliz, biz darbelere karşıyız.. tank çıksa, önce ben...?!..’ martavalını okumaya devam ederler...
Diğer taraftan Genelkurmay Başkanı’nın “yürütme ve yasama organları tarafından değerlendirilir.., Ben kamu görevlisiyim..” sözünden de rahatsızlık duyarlar...
Süheyl Batum, ‘ordumuz kağıttan kaplanmış’ der...
Muharrem İnce, davalara sessiz kalan komutanlara ‘Light Komutan’ benzetmesi yapar...
CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, Cumhuriyet Bayramı töreninde askerlere dönüp ‘sizin korumanız gereken cumhuriyete biz sahip çıkıyoruz!..’ diye fırça atar...
Ülkede darbe olmayınca, hazır darbe olmuş ülkeye, (Mısır’a) darbecileri ziyarete giderler...
‘AK Parti yüzde 50 alırsa iç savaş çıkar’ diye uyarırlar...
Sokaklarda yakan, yıkan, döken çapulculardan medet umarlar...
‘Sivil’ ayaklanma’ diye yürürken ‘Mustafa Kemal’in Askerleriyiz!..’ derler...
Sonra da derler ki; “ Biz darbelere karşıyız... Tankın önüne önce biz çıkarız ... ve...?!...”
Tabii ya öyledir.., Ben de kel değilim zaten..,
Yüzümü yıkadığım alan biraz geniş, o kadar!...
....