Daha maçın üçüncü dakikasında Konya’nın attığı gol; bundan 40 yıl önce verilen modası geçmiş ofsayt kararlarını andıran bir benzerlikle, iptal edildi.
Aslında hakem golü vermiş, hatta santraya doğru yönelmişti. Ama Karius peşinden koşup, Aydınus’u omuzundan eliyle dürterek; “Önümde rakipten biri vardı. Görüş alanımı kapattı” uyarısını yaptı. VAR’a öyle gidildi ve gol geçersiz sayıldı. Buna katılmıyorum...
Evet Miloseviç şutunu atarken, bir Konyalı Karius’un önündeydi. Ama ne topa, ne kaleciye hamlesi vardı... Aksine toptan kaçtı. Günümüzdeki anlamıyla, tamamen pasif ofsayttı. Kalecinin 15 metre önünde, “Görüşü engelledi” gerekçesini kabul etmiyorum. Güzelim gol heba edildi. 70’li yıllara geri döndük.
***
Oysa Konyaspor, yaşadığı sıkıntılı günleri üzerinden uzaklaştırmak istercesine; maça istekli ve tempolu başladı. Beşiktaş bu baskıdan bir süre sarsıldı. Hatta devre sonuna kadar, tam anlamıyla kendine gelemedi. Bu yüzden, Diaby ve Burak”ın auta giden vuruşları dışında, sonuç alıcı anı da yoktu.
Beşiktaş, (Dorukhan eksikliği dışında) artık neredeyse ideal kadrosuyla mücadele verdiği dün geceki maçta; bilinen ve beklenen kalitesinde değildi. Vasatlığını açıklayacak mazereti yok...
***
İkinci yarı başladığında bile... Konya’nın atakları; hem teknik, hem estetik, hem de stratejik açıdan daha ön plandaydı. Gökhan Gönül, rakibin bazı kritik hücumlarında “Hayat öpücüğü” sayılacak son hamle müdahaleleri oldu. Beşiktaş duruma hakim olmakta zorlanıyordu.
Konyaspor, ceza sahasına yaptığı ortalarda topu hep Beşiktaşlılara nişanladı. Bir anlık savunma hatasıyla da, maçı Beşiktaş’a kaptırdılar. Kendi düşen ağlamaz!