Aşk başımıza gelebilecek en güzel şeylerden biri. Ama aşkın zamanı, kime karşı olduğu, karşılığının olup olmadığı, kavuşmanın mümkün olup olmadığı gibi durumlara bağlı olarak bize mutluluk veya acı hatta rezalet getirebilir.
“Aşk varsa her şey mubahtır” yaklaşımı basit bir yaklaşım. Aşka karşı anlayışsız ve zalimce tutum ne kadar kötüyse, aşk varsa her şey mubahtır yaklaşımı da bir o kadar kötü.
Bazı kişiler kısa etkileşimde bulundukları kişilere âşık oluveriyorlar. Karşıdaki kişi ya kısa bir yanıt vermiş oluyor ama sonrasında ilgi göstermiyor. Bazen de âşık olunan kişi kendisine âşık olanın farkında bile olmuyor. İki durumda da âşık olunan kişi aşka karşılık vermiyor. Tek taraflı aşk devam ediyor.
Aslında buraya kadar insani bir durumla karşı karşıyayız. Olabilecek bir durum. Bu kişilere şefkat ve anlayış göstermek gerekir. Sorun âşık olan kişinin bu halini takıntılı bir şekilde devam ettirmesi. Kendi mahvına sebep olacak bir süreçten çıkmaya dahi çaba göstermemesi.
Takıntılı aşkın beş özelliği
Takıntılı aşkın birinci özelliği, “hayali bir insan kurgusuna âşık olmak” şeklinde. Aslında karşıdaki kişi ile ilgili yeterince bir etkileşim yok iken, gerçek bir tanışma ve tanıma yok iken, o kişi ile ilgili kurmaca ve hayali bir profil inşa edilerek âşık olunuyor. Gerçekte kişinin âşık olduğu kişiyle kafasında inşa ettiği kişi arasında büyük farklar olabiliyor.
Takıntılı aşkın ikinci özelliği, “kavuşmaya yönelik beklentilerin gerçek dışı olması.” Takıntılı aşıklar karşıdaki kişinin kendilerine karşılık verip vermediği konusunda kolayca mantık dışına çıkmaları ile meşhurlar. Dışarıdan bakan on gözlemcinin onunun da bu iş bitmiş veya bu aşkın geleceği yok deseler bile, o aşığına kavuşacağına dair inancına devam ediyor.
Takıntılı aşkın üçüncü özelliği, “makul zamandan daha uzun sürmesi.” Takıntılı aşıklar bu hallerini yıllarca devam ettirebiliyorlar. Hiç evlenememenin önde gelen nedenlerinden biri de takıntılı âşık olmak.
Takıntılı aşkın dördüncü özelliği, “kişiyi rezalete sürüklemesi.” Takıntılı aşıklar normalde kendilerine yakıştıramadıkları hal ve davranışları yapar oluyorlar. Âşık olunan kişi istemediği halde onunla tekrarlayıcı ve bıktırıcı bir şekilde temas kurmaya çalışıyorlar. Toplum içinde horlanacakları davranışları yapar hale gelebiliyorlar. Utanacakları hale düşüyorlar.
Takıntılı aşkın beşinci özelliği, “kişiyi derin acılara, ruhsal çıkmazlara, duygusal çöküntülere maruz bırakması.” Kişi o kadar büyük duygusal acılar içinde kalabilir ki ilaçlarla teskin olmak zorunda kalabilir. İçinde bulunduğu halden dolayı işini gücünü yapamaz, başka bir meseleye odaklanamaz hale gelebilir. Varoluşun amacını ve hayattaki diğer önemli şeyleri unutur, sadece bir kişiye duyulan yoğun duyguların içine hapsolur.
Sonuç olarak aşkın her türlüsünü yüceltmek yanlış. Ben İbn Hazm ‘ın “Güvercin Gerdanlığı” eserindeki gibi düşünüyorum. Aşkın bazı halleri büyük bir nimetken bazı halleri ise azap ve rezalet.