Son 2 maç kala, Beşiktaş’ta işlerin ters gitme ihtimali elbette var ama; bunun gerçekleşmesi için, balığın kavağa çıkması gerek... Lüfer, salkım söğüde tırmanıp yuva yaparsa; bilin ki Beşiktaş şampiyonluğu kaybetmiş demektir.
Süper Lig’den düşmesi kesinleşmiş ve hiçbir iddiası kalmamış Gaziantep’in, kıllık olsun diye bile olsa; konuğuna çelme atacak hem hevesi, hem gücü, hem gereği, hem morali kalmadı. Bu maçta sürpriz beklemek; Milli Piyango biletini alırken, bayiden büyük ikramiyeyi şart koşmak gibi bir şey olur. Geçelim...
***
Sorun ve merak şu ki; Şampiyon olduktan sonra ne olacak?
Kulüple hocası arasında görünen hiçbir sıkıntı olmadığı halde, “Bir yıllık sözleşmesi var. Şenol Güneş kalacak mı, gidecek mi?” sorusunun varlığı, bana mantıklı gelmiyor. Hatta komik kaçıyor...
Sanki bir çentik çıkacakmış ihtimali varmış gibi, duruma hafif bir esrarengizlik katma girişimi; kime ne yarar sağlar? Yöneticilerin “Herhangi bir sorun yok. Her halde sözleşmesi uzar” demesi bile, garibime gidiyor. Berrak suyu bulanık göstermeyin.
***
Beşiktaş’ın oturmuş bir kadrosu var... Yeni sezon için takım oluşturmada, olmazsa olmaz çok acil bir ihtiyacı yok. Hem takviye, hem de yeni yüz arayan taraftarın da beklentisini karşılamak için; elbette bazı girişimler olacak. Aboubakar’ın (Kiralık ya da satın alma) durumunun netleşmesi, bazı zorluklarla karşılaşsa bile, öyle veya böyle çözüme kavuşacak.
İlk geldiğinde biraz tutuk ve sıkıntılıydı ama, adam sonunda kendini kabul ettirdi. Kulüp onu bırakmayacaktır. Kadroda tutmak için risk yüklenmek, özveri göstermek ya da maliyetini göğüslemek için, yapılması gereken yapılır.
Şart mıdır derseniz, ben o kadar “Bulunmaz Hint kumaşı” olduğunu düşünmüyorum. Cenk Tosun’dan daha fazla umudum var.
***
Beşiktaş, yeni sezonda da şampiyonluğun en yakın adayı olması ve başarısını üçlemesi durumunda; emeği geçenlere “Efsane Kadro” benzetmesi şart olur. Bu yüzden, takımın ayarıyla fazla oynamayın!