Galatasaray Konya’da 5-0 kazandığı maçın aynı onbiriyle sahadaydı. 1 yılda 2 İtalyan teknik adamın yapamadığını Hamza hoca 3 haftada gerçekleştirdi, sistemini de oturttu. Hamza hoca geldiği günden bu yana sihirli değnek ile dokunsa ancak bu etkiyi yapardı bu takıma, bu oyunculara.
Mersin, Rıza hocanın önderliğinde umulanın çok üstünde puanlar topladı. Maça Mersin çok hızlı başladı. Bunda, Rıza hocanın oyuncu seçiminde atletik ve güçlü futbolcuları Galatasaray’a karşı tercih olarak sahaya sürmesi etkili oldu. 5 dakika içinde 2 net gol pozisiyonunu kaçırdılar. Telles’in karşısında oynayan Nakoulma enteresan bir oyuncu. Her pozisyonda Telles’i geçti, üstüne sarı kartı da aldırdı. Mersin’de kim topu alsa bu oyuncuya attılar, Hamza hoca ve oyuncular buna bir türlü önlem alamadılar. Nitekim Güven’e de golü attıran Nakoulma oldu.
Galatasaray’da geçen haftaların öne çıkan isimleri Selçuk, Emre, Sneijder, Umut ve Burak çok etkisizdiler. Bu etkisizliği lehine çeviren Mersin daha organize ve tehlikeli oldu. Çok çabuk çoğaldılar Galatasaray yarı alanında ve Futacs, Sadiku, Khalili, Nakoulma deplasmanda nasıl oynanır dersini verdiler. Umut ve Burak da yandan gelen ortalara hamle yapmayıp bekleyince her topu Servetli, Mitroviçli Mersin defansı önledi. İlk yarı Umut’un yere vurduğu ve Güven’in kendi kalesine attığı golden başka Galatasaray atağını görmedim.
İkinci yarıda Hamza hocanın Emre-Hamit değişikliği oyuna Galatasaray açısından hareketlilik getirdi. 55. dakikada Burak sahneye çıktı; Sabri’nin güzel ara pasını hem penaltı yaptırdı hem de ligdeki 10. golünü atarak yeniden takımını ateşledi. İkinci yarıda çok farklı bir Galatasaray’ın oluşmasında Burak ve Sabri’nin çok büyük katkısı vardı. Maç boyunca sahada gözükmeyen Umut galibiyet golünü atarak noktayı koydu.
4 maç 4 galibiyet... Bu seri devam eder, bu maç da geri döndüyse; Galatasaray takım olmuş, aile olmuş, tek yürek olmuş derim.