Tahrir. Kurtuluş anlamına geliyor. Ben, bu kelimeyi ilk olarak Hattat İsmail Hakkı İlkokulu’ndaki öğretmenim Naciye Metin hanımdan işittim. (İnşallah sağ ve selamettedir.) Kompozisyon ödevi verdiği zaman, ‘eskiden tahrir derdik’ dediğini hatırlıyorum.
Kurtuluş veya kurtarma, özgürleştirme anlamına gelen öteki ‘tahrir’i sonradan, Filistin Kurtulmuş Örgütü’nün isminin Arapça telaffuzundan anladım. ‘Munazzamatu’t Tahriru’l Vatanu’l Filistin’. Filistin Vatanını Kurtarma Teşkilatı...
Şimdi ‘tahrir’ denilince, bunları anlayan çok azdır. Mutlaka, ‘Meydanut’ Tahrir’dir, tahrir denilince akla gelen.
Benim o meydana bir kaç kez yolum düştü. Biraz ‘amiyane’ tabirle söyleyeyim, meydanda bir numara yok. ‘Tahrir günleri’nden hatıra, duvar resimleri var, o kadar.
Genişçe bir meydan. İçinde insan yokken, arabaların gelip geçtiği bir yer işte. İçini insanla doldurduğunuz zaman, başka bir şey oluyor. (Hayret, bizim Taksim Meydanı da öyle!)
Bugünlerde, Tahrir Meydanı bir dolup bir boşalıyor. Neden acaba?
Kabaca şöyle: Mursi, kendi yetkilerini arttırıyor. Millet ona dur demeye çalışıyor.
Yalan! En azından, sadece bunu söylerseniz yalan. Tamamı söylendiğinde anlaşılacak bir şeyi, noksan söylerseniz yalan söylemiş olursunuz.
İşin arkasında, Amr Musa, Hamden Sabbah gibi, Mısırlılar’ın ‘Fulul’ dediği, ‘Mübarek kalıntıları’ var. İşin arkasında Mısır’ın ‘Ergenekon’u var. Büyük bir kampanya.
Takip edenler hatırlar, Mareşal Tantavi’yi darbe hazırlığı yaptığı düşüncesiyle görevden almıştı Mursi.
Sonra da Anayasa Mahkemesi Başkanı Abdülmecid Mahmud’u görevden aldı.
Mısırlılar’ın söyleyişi çok hoş. ‘Onlar, Mursi’yi akşam yemeğinde yiyecekti, Mursi onları öğle yemeğinde yedi’ diyorlar, Mursi’nin zamanlamasını anlatırken.
Hatırlayalım, AK Parti’nin ve Erdoğan’ın başına gelenleri... Şunu da hesaba katalım, Mısır’da her şey, Türkiye’dekinin on katı kötü. Bunu özellikle kurumlar ve demokrasi için söylüyorum. Mahkeme, Meclis’i feshedebiliyor, düşünsenize!
Anayasa Mahkemesi, Mursi’nin veya hükümetin yaptığı her işi -artık orada mekanizma nasıl işliyorsa- engelliyor.
Çok zaman geçmedi üstünden. Cumhurbaşkanı Sezer, nasıl veto ediyordu, sıradan atamaları bile. Anayasa Mahkemesi, Danıştay, nasıl CHP’nin taleplerine paralel iptal kararları alıyordu.
‘Hakimler ve Savcılar Kulübü’, herhalde bizim YARSAV’ın benzeridir. Başkanı Ahmed Elzend, “Kondisyonumuz iyi, Mursi’ye karşı yıllarca mücadele edebiliriz” diyor.
Belki orada da, 367 saçmalığının mucidi Sabih Kanadoğlu gibi maharetli elemanlar hizmet veriyordur, kimbilir!
Mısır’ın Ergenekonu, Mursi’yi yıkmak için her türlü vasıtayı kullanıyor.
Mesela Baltacı’lar... Sadece meydanları doldurmaya yaramıyor Baltacılar.
Baltacıların yevmiyesi 15 dolar. Bu, Mısırlı bir serseriler için büyük para.
İhvan’a ait binaları ateşe vermek, gösterilerde kalabalıkları galeyana getirmek, lüzumu varsa kırmak, dökmek onların vazifesi.
Baltacı gruplarını Mubarek’ten kalma Vatan Partisi’nin yöneticileri çekip çeviriyor.
(Baltacı, Mehmet Ali Paşa zamanlarından kalma, Mısırlılar’ın da kullandığı, Arapçalaşmış bir kelime. Ama, Türkçe’deki kelimenin aynısı.)
Ergenekon’un bir amacı da, İhvan’ın sokağa dökülmesini sağlamak. Mursi, bunu önlemek için çırpınıyor. Askerden, yakılıp yıkılan İhvan merkezlerini korumasını istemesi bu yüzden.
Yoksa o da, milyonlarca Mısırlıyı sokaklara dökebilir. (Hatırlıyoruz değil mi? Cumhuriyet mitingleri sırasında, hiç karşı gösteri yapılmamıştı.)
Mübarek kaybettiğinde Mısır’ı kazanmıştı İslam dünyası...
Mursi, Gazze’de ilk sınavını başarıyla geçti. Refah kapısı açıktı, Mısır Başbakanı, bombardıman altında Gazze’ye gitti.
Başbakan Erdoğan’ın Mısır ziyareti Mursi’ye büyük bir destekti. Mursi’nin şimdi yürümeye başladığı yolları yıllar önce aşıp bitirmiş olan Erdoğan, çok kolay anladı Mısır’ın durumunu.
Şimdi, Mursi’nin karşısında İsrail de var.
Benim gördüğüm, Mursi’nin işi, Erdoğan’ın işinden çok daha zor.
Ama başarırsa, Mısır, yıllardır süren o zehirli uykusundan uyanır.
85 milyonluk nüfusuyla, 7-8 bin yıllık muhteşem tarihiyle Mısır, eğer uyanırsa bütün Arap alemi uyanır.