Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan İstanbul Konsolosluğu’na girdiği ama çıkmadığı anlaşılınca Türkiye harekete geçmiş ve kısa sürede Kaşıkçı’nın öldürüldüğü neticesine ulaşmıştı.
Ancak olayın insani yönünün yanı sıra siyasi, diplomatik ve küresel boyutu sebebiyle Türkiye resmi bir açıklama yapmamış ve bu krizi başarıyla yönetmiştir.
Suudi tarafı ise sorumluluktan kaçmaya çalışmış ancak becerememiştir.
***
Önce konsolos ‘Kaşıkçı’nın kısa süre sonra konsolosluktan ayrıldığını’ söylemiş, sonra veliahd prens ve Vaşington sefiri ‘Kaşıkçı’nın konsoloslukta olmadığını’ açıklamışlar ondan sonra iki hafta boyunca konsolosun Reuters ajansına kapıları açıp maskaralık yapması bir yana Suudi Arabistan sessizliğe gömülmüştür.
Dünya liderleri bile olay hakkında görüş belirtirken Suudi Dışişleri bakanından tek kelimelik bir açıklama gelmemiştir.
Suudi medyası da dünya ile dalga geçercesine ‘Kaşıkçı’nın konsolosluktan çıktığını’ söyleyip sorumluluğu Türkiye, Katar ve İhvan-ı Müslimin’e yükleme kurnazlığı peşinde olmuştur.
***
Uluslararası baskı üzerine köşeye sıkışan Suudiler Türkiye ile temasa geçmek zorunda kaldılar. Kral başkan Erdoğan’ı aradı, Suudi istahbarat başkanı ve bir heyet Türkiye’ye geldi, Türkiye elindeki delilleri gösterince konsoloslukta arama izni verildi, kral tahkikat talimatı verdi, ‘Kaşıkçı çıktı’ diyen konsolos da ülkesine uçtu.
Krizi başarıyla yöneten Türkiye, ilişkilerin zedelenmemesi için resmi bir açıklama yapmadı. Ama Suudiler’e içinde veliahd prense yakın şahısların da bulunduğu 15 kişilik şüphelilerin isimlerini, resimlerini ve diğer bulguları verdi..
Olayın detayları kamuoyuna sızdıkça Suudiler bu sorumluluktan kaçamayacaklarını anladılar.
***
Ve nihayet evvelki gün gece yarısı Suudi Başsavcılığı evlere şenlik bir açıklama yaptı. İlerde olayın geçek şeklinin ortaya çıkacağı düşünülmeden alelacele yapılan açıklama, olayın tahkikatı sonunda konsoloslukta çıkan bir arbede sonucu Kaşıkçı’nın vefat (!) ettiğinin anlaşıldığı ve tüm sorumluların cezalandırılacağı şeklindeydi.
Ceset hakkında da hiçbir bilgi yoktu!
Savcının açıklamasını, kralın istihbaratta ki bazı üst düzey yetkilileri görevden alması haberi takip etti.
Böylece, ‘Kaşıkçı konsolosluktan çıktı’ diyen Suudiler bu cinayeti itiraf etmiş oldular.
Ayrıca kuzunun kurda teslimi gibi bir anlayışla, prens veliahd başkanlığında istihbaratı yeniden düzenleyecek bir kurul oluşturuldu!
Bu açıklamanın ve tasarrufların kimseyi ikna etmediği açıktır. Bunlar birkaç kurban seçerek olayın üstünü örtme çabasıdır.
***
Öyle anlaşılıyor ki Suudiler -bu suikastta parmağı bulunduğunu düşündüğüm- ABD’nin kendilerini kurtaracağını zannederek iki hafta olayın üstüne yattılar.
Kriz yönetimini Türkiye’den çalmaya çalışan -ki Türkiye dört koldan incelemesini devam ettiriyor- Trump o pervasız tavrıyla Kaşıkçı hakkında Suudileri suçlayan ve tehdit eden açıklamalar yapmaya başlayınca kanaatimce Suudiler bir çıkış yolu aramaya başladılar.
Böyle çocukça bir bahaneye sığındılar.
Diplomatik hassasiyeti elden bırakmayan Türkiye’ye teşekkür eden Suudi resmi makamları umarız böylece Trump’a güvenilmeyeceğini anlarlar, ilişkilerini en azından gözden geçirme ve bağımsız bir devlet gibi hareket etme istikametinde adım atarlar.
Hülasa, bu olay böyle kapatılabilir ama Suudi Arabistan uğradığı güven kaybına tekrar kavuşur mu orası meçhul!