Wikileaks, bu sefer de Suudi Arabistan’ın gizli görüşmelerini yayınladı. Yayınlanan tüm belgeler, Suudilerin görüşmelerini ne zaman yaptıklarını belirtmiyor, bazılarınınki belli; demek ki bu o kadar önemli değil. Yani kritik olan neyin ne zaman söylendiği ya da yapıldığı değil, yapılmış olması.
Gizli görüşme olarak yayınlanan belgeler, kabaca belirtmek gerekirse Suudi Arabistan-ABD ilişkilerini sorgulamayı gerektirecek bir içeriğe sahip. İddialara göre, ABD, İran’ı kazanmak, bu ülkeyi sisteme çekmek için nükleer çalışmaları bir zemin olarak kullanıyor ve bu zemin üzerinden uzlaşma yolu arıyor. Bu tutumun arkasında ABD’nin İran’ı Rusya’dan uzaklaştırma beklentisi olduğunu da ayrıca vurgulamak gerekiyor.
Buraya kadarki kısımda şaşıracak bir durum yok; ABD bu girişimleri iddia edildiği gibi gizli falan yapmadı. Demek ki bu belgeler yoluyla ifşa edilen şey, ABD’nin İran ile yakınlaşma merakı değil. Ancak ifşa edilen, Ahmedinejad dönemi başlatılan bu girişimlerin aynı isimle devam etmemiş olması; ABD-İran flörtünün Ahmedinejad sonrası “resmi” nitelik almış olması. Yani dolaylı olarak ABD’nin İran cumhurbaşkanlığı seçimlerinde etki doğurduğu ima ediliyor; burası önemli.
Malumun ilanı
Belgeler, ABD’nin eski ve klasik müttefiklerini her koşulda desteklemediği gerçeğini ortaya koyuyor. Obama yönetiminin İsrail ve Suudi Arabistan konusunda diğer ABD yönetimlerinden çok farklı bir tavrı olduğu biliniyor. İsrail’i uzlaşmaz tavrı, Suudi Arabistan’ı da El-Kaide başta olmak üzere birçok İslami terör örgütüne yardım ettiği gerekçesiyle eleştiren bir politika uyguladı.
ABD, Suudi Arabistan’ı kendisi için yaşamsal gördüğü Körfez ülkelerine baskı yapmakla, Yemen’de yürüttüğü savaş nedeniyle İran-ABD ilişkilerine zarar vermekle ve en önemlisi Irak ve Suriye’de radikalleri destekleyerek ABD’nin “makul muhalefet” yaratma siyasetine ket vurmakla suçladı.
ABD’nin eski müttefiklerine güvenmeyerek yeni müttefik arayışına girmesi, İsrail ve Suudi Arabistan’ın Rusya ile ilişkilerini geliştirmesine yol açtı. Belgeler, Suudi Arabistan- Rusya yakınlaşmasıyla ABD’nin yeni bir oyun kurduğunu ve bu yakınlaşmayı da önceden hesapladığını ortaya koyuyor. Üstelik bu yeni bir oyunu makul bulmamızı sağlayacak bilgi olarak da Suudilerin Mısır’ın devrik lideri Mübarek için rüşvet teklif ettiği ifşa ediliyor. Yani Suudi Arabistan halkların dertleriyle değil, otoriter liderlerle ilgilenir mesajı veriliyor; bu yolla, Arap ve Müslüman dünyası açısından hiç de matah bir ülke olmadığı ima ediliyor.
Zamanlama manidar
Suudi Arabistan ile ilgili ifşa edilenler, aslında malumun ilanı. Ancak belgelerde Türkiye’nin de adının geçmesi önemli. Açıklandığı kadarıyla verilmek istenen mesaj belli. Türkiye’nin ABD-İran yakınlaşmasındaki arabulucu olduğu söyleniyor. Yani İran’ın Rusya’dan koparılması siyasetinde Türkiye aracı denmek isteniyor. Böylece bir yandan Türkiye’nin Sünni dünyada kendi başına bir siyaset kuramayacağı söylenmiş oluyor; öte yandan Şii ve Sünni dünyasının ancak Türkiye’nin arabuluculuğu ile “istikrar” arayabileceğine işaret ediliyor.
Tabi bu arada Suudi Arabistan üzerinden başka yakalara da çok önemli mesajlar veriliyor. Bunlardan birisi, ister Şii, ister Sünni dünyası olsun buralarda oyun Rusya ve ABD arasında oynanır, diğerleri sadece ortalığı bulandırır mesajı; büyük ölçüde bu Avrupa’ya gidiyor.
İkinci mesaj ise radikalleşen, “batı” karşıtı örgütleri destekleyen, kendi başına bölgesel operasyonlar yapan, halkını değil kendisini dinleyen liderleri destekleyen bölge ülkelerine. Biraz “sana söylüyorum kızım, gelinim sen anla” şeklinde bir yanı var bu belgelerin.