Sonunda geldik, dananın kuyruğunun kopacağı son noktaya ve son haftaya... Dananın kuyruğu değil de, mesela kulağı kopsa; değişen bir şey olmaz mı?
Fantezi üretmeyi bırakalım da; Galatasaray’ın durumundan sürpriz çıkmasını bekleyenlere, gerçekten böyle bir şey olabilir mi, ışık tutalım.
Korkarım hevesleri kursaklarında kalacak!
Gerçi daha önce, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın son haftaların son dakikalarında şampiyonluk kaybettiğine sıkça tanık olmuşuzdur. Ama Fatih Terim’in geçeceği muhtemel patikalara, önceden ilahi bir şose döşendiği için; bu ihtimal mümkün değildir.
Galatasaray bu günlere şansla, balla, börekle, rastlantıyla gelmedi. İgor Tudor döneminin karabasan gibi geçen felaket günlerinden sonra; Terim’in dağılan puzzle parçalarını toplaması ve kendi kişisel büyüsünü eklemesiyle, mucizevi bir yükseliş gösterdi.
Yönetimin, hocanın, teknik ekibin, futbolcuların toprağı tırnaklarıyla kazarak kurtuluşa açılan tünel; adaletin de bir gereği olarak, acı sürprizlere kapalıdır.
***
Evet, bir sezon boyunu hesaba kattığımızda; Beşiktaş’ın şampiyonluğu hakettiğini, güzel oyunlar çıkardığını elbette biliyoruz. Ama en güçlü oldukları dönemde; maç/rakip/saha seçerek oynadığı, oyunların iki devreden birini yok saydığı Dalgacı Mahmut dönemleri de olmadı değil.
Aynı şekilde Medipol Başakşehir de, maç seçme hatasının kurbanı oldu. Dört büyüklere karşı başka, Anadolu takımlarına karşı başka türlü oynamanın yanlışına düştüler.
F.Bahçe ise; doğrudan hocasının tavrı, anlayışı, taktikleri ve oyuncu seçimi konusundaki kaprisleri ile; kendi kendine çelme atmış bir kulüp durumuna düştü... Valbuena’ya Çin işkencesi yaptı.
Terim ise; Ryan Donk ve Gary Rodrigues gibi defterden silinen futbolcuları yeniden kazandırdı.
Bunları görelim.