Türkiye’nin tartışmasız en iyi haber sitelerinden biri olan www.dunyabulteni.net dün önemli bir haber ve iddiaya yer verdi.
Haber benim açımdan şaşırtıcı değil, ama önemli ayrıntılar içerdiği için geleceğe dair ciddi ipuçları veriyor.
Özetle okuyalım : ‘Iraklı Şii lider Ammar el-Hekim’in başkanı olduğu Yüksek İslam Konseyi’nin önde gelen bir ismi, Es Siyasa haber sitesine dün yaptığı bir açıklamada, Suriye hükümeti ile İran, Irak ve Rusya’dan üst düzey kişiler arasında, belirleyici bir siyasi duruşu netleştirmek için gizli görüşmelerin sürdüğünü açıkladı. Bu duruş gelecek seçimde Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın aday olmamasının yanı sıra, bu seçimlerde rejimin içinden katılması kesin olacak bir ismin seçilmesi anlaşmasını içeriyor.’
Bir başka ifadeyle aktarırsak, Suriye’nin kaderinde etkin olan ‘karşı’ (!) bloğun önemli aktörleri, bu ülkede Esad sonrasında rejimin yoluna devam etmesini sağlayacak bir isim arayışı içinde.
Başından itibaren diğer bloktaki (!) önemli aktörlerin, özellikle de ABD ve Fransa’nın, Suriye’nin kaderini Rusya üzerinden çizmeye çalıştığını savunanlardanım. Nitekim hazırlıkları devam eden yeni Cenevre toplantısı öncesinde bu durum kelimenin tam anlamıyla su yüzüne çıktı. Amerikan yönetimi, Moskova’nın Şam’ın makyajlanarak yoluna devam etmesi için gösterdiği çabalardan hayli memnun görünüyor.
Biz yukarıdaki haberden alıntı yapmaya devam edelim:
‘Açıklamayı yapan Şii lider, Tahran, Moskova, Bağdat ve Esad’ın bizzat şahsının bir sonraki seçimde Esad’ın adaylığının büyük bir risk teşkil edeceği ve aday olması halinde kazanamayabileceği, bunun bütün rejimin çökmesi sonucunu getirebileceği konusunda ortak kanaatte olduklarını ifade etti. Ayrıca, Esad’ın adaylığının, muhalefetten diğer adayların veya rejimin saflarını terk etmiş eski Başbakan Riyad Hicab gibi kişilerin şanslarını yükseltebileceği konusunda sözü edilen tarafların endişeleri olduğunu da belirtti.’
Moskova, Tahran ve Bağdat hattının bu düzenlemeyi yaparken bazı öncelikleri var elbette: ‘İlk uzlaştıkları husus, her şeyden önce, Esad’ın bizzat kendisi, kendi ailesi tarafından desteklenen, dönüşümün bir sonraki aşamasında Esad ve onun yakın çevresinin dokunulmazlığını garanti edecek güvenilirlikte kabul edilen bir kişiyi seçmesi zarureti.’ Yani Esad ve ailesinin dokunulmazlığı!
Haberdeki ikinci unsur çok daha ilginç: ‘Aslında Tahran ve Bağdat, Esad yerine rejimin içinden seçilecek kişinin tekrar Nusayriler arasından olmasını tercih ediyordu. Rusya ise hem aşırı Sünnî örgütlerin bunalttığı Sünnî nüfusun desteğini almak, hem de Sünnî muhalefeti bölmek için Sünnî adayın daha doğru olacağını ileri sürüyordu.’
Üçüncü olarak da ‘Esad’ın yerine rejim içinden seçilecek alternatif kişi için çalışmalar şimdiden başlaması’ ve bu ismin yeni Cenevre görüşmesi süreci içinde ve önemli ülkelerle yürütülecek diğer çok ve iki taraflı görüşmelerde de aktif olarak yer alması gerekiyor.
Diğer iki ülkenin aksine Rusya’nın, Suriye’nin geleceğinde rejimi ayakta tutabilmek için Sünni bir aktör arayışı içinde olması, önümüzdeki dönemde muhtemelen daha belirgin bir tercih olarak öne çıkacak.
Böylece Suriye’nin ‘barış ve mutluluğu’ için çaba gösteren Batı bloğu ile sözüm ona karşı tarafta yer alan blok, uzun süredir devam eden paslaşmaların sonucu olarak Şam’ı kendi istedikleri bir rejim olarak tekrar düzenleme şansı elde etmiş olacaklar.
Hesap bu. Kanı dökülen yüzbinlerin ve evsiz yurtsuz kalan milyonların ahı izin verirse tabi!