Suriye’nin başkenti Şam bölgesinde geçen hafta kullanılan kimyasal silah binlerce insanı etkiledi, aralarında çok sayıda çocuğun da bulunduğu binden fazla kişinin ölümüne yol açtı. Bu olay geçmişteki kimyasal silah kullanımı iddialarından etkisi ve yaygınlığı açısından oldukça farklıydı.
Muhalifler saldırı nedeniyle Esad yönetimini suçlarken, Esad da muhalifleri kendisine iftira atmakla suçladı. Çocukların gazlı saldırı sonucu can çekişen görüntüleri bile birilerini etkilemedi ve bekleneceği üzere İran, Hizbullah ve Rusya Suriye’ye tam destek verdi. Özellikle kendisini ‘İslami rejim’ olarak tanımlayan İran’ın Müslüman çocukların gazla katledilmesinden bile etkilenmemesi oldukça düşündürücüdür...
Gazlı saldırıyı açığa kavuşturmak için Türkiye’nin ve Batı’nın Suriye’den isteği ise olayı araştırması için Birleşmiş Milletler (BM) yetkililerine izin vermesi şeklindeydi. Suriye günlerce bu izni vermedi, izin tam 5 gün sonra çıktı.
Kimyasal silah uzmanlarına göre 5 gün kanıtları yok etmek ve sahte deliller yerleştirmek için yeterli bir süre. Bu nedenle gecikmeli olarak verilen inceleme izni uluslararası toplumu Şam’ın samimiyeti konusunda daha fazla şüphelendirdi.
***
İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague“Saldırıyı Esad rejiminin gerçekleştirdiği açık” derken ABD’den gelen açıklama “Güvenilir olmak için izin çok geç verildi. Saldırıyı Şam’ın gerçekleştirdiği konusunda çok az şüphe var” şeklindeydi... Fransa ise kimyasal saldırıyı Esad’ın gerçekleştirdiğinin teyidi halinde hemen uluslararası askeri müdahale istedi... Ayrıca herkes biliyor ki böyle bir saldırıyı gerçekleştirebilecek miktarda kimyasal silah sadece Şam’ın depolarında var...
Görünen o ki ABD saldırıyı kimin gerçekleştirdiği konusunda kesin bir bilgiye sahip. Nitekim pazar günü Beyaz Saray’dan ismi açıklanmayan bir yetkiliye dayandırılan haberlerde ABD’nin Suriye tavrının değiştiği, daha katı bir hal aldığı bilgisi yer alıyordu.
Saldırının hemen ardından ABD, bir uçak gemisini daha Suriye sularına doğru gönderirken, Batı’nın Suriye’ye silahlı müdahale ihtimali her geçen gün artıyor. Amerikalı yetkililer bu müdahalenin BM Güvenlik Konseyi kararıyla gerçekleşmesinin zor olduğunun farkındalar. Bu nedenle BM dışında bir formül aranıyor. O formül ise NATO üzerinden bir koalisyon kurulmasından geçiyor. Bu durumda büyük ihtimalle Türkiye de Suriye’ye müdahale edecek ülkeler arasında yer alacak.
Suriye ve İran böyle bir müdahalenin tüm Ortadoğu’yu ateşe vermekle eş anlamlı olacağını iddia ediyor. Sanki Ortadoğu zaten yanmıyormuş gibi... Rusya ve Çin ise BM Güvenlik Konseyi kararı olmadan müdahale edilemeyeceği düşüncesinde.
Öte taraftan bazı uzmanlar kimyasal silahların kullanımı ve insan haklarını ihlale ilişkin uluslararası anlaşmaların ve sözleşmelerin böyle bir müdahaleyi yasal olarak meşrulaştıracağı düşüncesinde... Yani Suriye’ye askeri bir müdahale için BM’ye gerek yok...
***
Müdahale gerçekleşirse bunun geniş çaplı ve kara kuvvetlerini de içine alacak şekilde olmasını ise kimse beklemiyor. Başka bir deyişle Suriye’de ikinci bir Irak Savaşı beklenmemeli... Büyük ihtimalle havadan belli hedefler vurulacak, denizden ablukaya gidilecek ve gelen tepkiye göre yeni müdahalelere karar verilecek.
Bu tabloda en acı olanı ise bölgenin yeni felaketlerden kurtulabilmek için yeniden Batı’nın müdahalesine ihtiyaç duyuyor olması. Ortadoğu, Batı müdahalelerinden hem şikâyet ediyor, hem de Batı’yı bölgeye kendisi çağırıyor...