ABD ve müttefikleri Suriye’ye askeri müdahaleye çok yakın. İlk etapta birkaç günlük hava saldırısı gündemde. ABD şu aşamada kara saldırısını düşünmüyor... Pentagon tüm planlamalarını Suriye hava ve kara sahasına girmeden, kilometrelerce uzaktan göndereceği füzeler üzerine kurmuş durumda. Ayrıca insansız hava araçlarından da yararlanılması bekleniyor...
Akdeniz’deki destroyerler ve denizaltılardan gönderilecek Tomahawk güdümlü füzeleri Esad’ın kimyasal silah depolarını ve seçkin birliklerini vurmaya çalışacak.
ABD, bu füzeleri ilk kez 1991 Irak Savaşı’nda denemişti. O savaşta 288 Tomahawk füzesi kullanıldı. 2011 Libya Operasyonu’nda da bu füzeden çok sayıda kullanıldı. Uzmanların tahmini Suriye’ye karşı ABD’nin bir çırpıda 100’den fazla Tomahawk’ı kullanabileceği şeklinde. Bu füzelerin bir tanesi yaklaşık olarak 3 milyon lira tutuyor.
Zor durumda kalınması halinde B-2 ağır bombardıman uçakları ve diğer savaş uçakları da devreye girebilir.
Hedef Esad mı?
ABD ve müttefiklerinin en önemli kaygısı gelişmiş olduğu tahmin edilen Suriye hava sistemleri. Rus yapımı bu sistemlerin ne durumda olduğu kestirilemiyor. Ayrıca hava saldırıları çok büyük zarar verse de saldırının ardından Esad mağdur ama siyaseten daha güçlü bir şekilde pozisyonunu kuvvetlendirebilir de. Dahası yok edilmek istenen kimyasal silah depolarını çok uzak noktalardan atışlar ile etkisiz hale getirmek mümkün olmayabilir de...
Beyaz Saray ve diğer yetkililerden gelen açıklamalara bakarsak ABD’nin bu saldırı ile siyasi hedefi Esad’ı devirmek değil.
ABD’nin en çok önem verdiği husus kimyasal silahların sivillere karşı bu kadar hoyratça kullanılabilmesi. Eğer kimyasal silahlara bugün çok sert bir karşılık verilmez ise yarın başka ülkelerin de aynı silahları kullanabileceğinden korkuyorlar. Hatta bazı uzmanlara göre Esad’ın zayıf bir şekilde iktidarda kalması ve Suriye’de iç savaşın devam etmesi ABD çıkarlarına daha uygun...
Diğer taraftan Uluslararası İlişkilerde bir şeyleri başlatırsınız ama başlattığınız sürecin nerede duracağını siz belirleyemeyebilirsiniz. Başka bir deyişle, ABD Suriye’ye hava saldırısı ile girer belki ama takip eden günlerde kendisini bambaşka bir noktada bulabilir...
Utanılacak tablo
İslâm dünyasına baktığımızda ise utanılacak bir tablo ile karşı karşıyayız. Tıpkı Bosna’da olduğu gibi Suriye’de de katliamı durdurması için ABD bölgeye davet ediliyor; Mısır’daki darbe rezaletini bitirmesi için de Batı’dan medet umuyoruz...
Müslüman devletler paramparça... Kendisini ‘dini devlet’ olarak tanımlayan İran Suriye’deki katliamlara ortak olurken, Mısır’daki katliamlara ise kendisine ‘İslâmi devlet’ diyen Suudi Arabistan ve müttefikleri destek veriyor...
İran, Hizbullah ve dostlarının Batı’dan gelebilecek müdahaleye itiraz edebilecek yüzleri bile yok, çünkü Suriye’ye ilk dış müdahaleyi Rusya ile birlikte İran ve dostları yaptı. Çocukların gazla katledilmesi de bu ülkeler sayesinde oldu... Yani sadece ABD’yi Suriye’ye tek taraflı müdahale ediyor diye suçlamak mümkün değil...
Kısacası, Müslüman coğrafyası paramparça bir halde... ABD eliyle Suriye’de zulmü durdurmak mümkün mü, bilemiyoruz. Irak tecrübesi bu konuda ne yazık ki ümitli olmamıza izin vermiyor. Irak’ta Saddam Hüseyin zulmüne son veren ABD işgali çok daha büyük eziyetlere ve parçalanmaya yol açmıştı. Umarız Suriye’de sonuç böyle olmaz.