4. Antalya Diplomasi Forumu'nda konuşan Jeffrey Sachs, Suriye'deki savaşın sorumlusu olarak ABD ve İsrail'i işaret etti. "Suriye'de Esad'ı devirmek, ABD'nin 2011'de başlattığı, İsrail'in 25 yıldır istediği bir operasyondu" dedi.
Bu söz elbette doğru, ama eksik. Söz gelimi, Esad ailesinin 61 yıllık kanlı Baas rejimi, 1982 Hama Katliamı gibi konular ele alınmadan 2011 süreci anlaşılamaz değil mi? Büyük Ortadoğu Projesi, Arap Baharı konularını bilerek bu soruyu soruyorum.
Konuyu netleştirmek için Sachs'ın söylediklerini kısaca bir hatırlayalım mı?
"Altı Gün Savaşları'ndan bu yana en az 57 yıldır Orta Doğu'da süren savaşların ana nedeni ABD ve İsrail'dir. 2011'de Washington'da "Suriye'de Esad'ı devirmek için, İsrail'in 25 yıldır istediği" ve 'Operation Timber Sycamore' adını taşıyan bir operasyon kararı alındı. Suriye'de 2012'de başlayan ve İsrail'e karşı olan Beşar Esad'ın devrilmesiyle sonuçlanan savaşı ABD ve İsrail istedi, kurguladı. Bu savaş, Esad'ın baskısı ve diktatörlüğünden kaynaklanmadı. 2011 baharında Obama'nın verdiği emirle Esad'ı devirmek için başlatılan savaş sonunda, Esad'ı devirerek şu an Suriye'de yeni yönetimi oluşturan 'cihatçıları' da ABD eğitti, silahlandırdı ve iktidara taşımış oldu."
Hemen söyleyelim... Jeffrey Sachs'ın konuşması elbette ki doğruları, hakikatleri barındırıyor. İtirazlarımız buna değil! Zaten bu konuşmada ABD ve İsrail'e yönelik gerçekleşen eleştirilerin çok daha sert tonda olanlarını bizler de uzun zamandır dile getiriyoruz. Bu anlamda, konuşmasının çarpıcı, ezber bozan bir yanı da yok yani.
Ancak Sachs konuşmasında "ABD'ye mutlak güç atfederek, diğer tüm ülkelerin, halkların iradesini yok sayması." ciddi bir sorun.
Tek sorun bu olsa keşke... mel'anetin başı Amerika ve İsrail evet, ama, bunu söylerken başka şeyler de gizleniyor.
Neler mi? Madde madde sıralayayım o zaman:
1. Analizde bir kere Türkiye'nin ve Suriye halkının iradesi yok sayılıyor: Sachs, Suriye savaşının sorumlusu olarak sadece ABD ve İsrail'i gösteriyor. Elan doğrudur. Ama bütün bunlara rağmen analizde 14 yılda 600 binden fazla kayıp veren, milyonlarcası mülteciye dönüşen, Esad'a ve 61 yıllık kanlı Baas rejimine karşı mücadele eden Suriye halkının iradesi ile Türkiye'nin Erdoğan liderliğinde süreci titizlikle yöneten rolü hiçe sayılıyor.
2. 2013'te Guta'ya kimyasal saldırı gerçekleştiren Esad'ın Obama yönetimi tarafından neden devrilmediği açıklanmıyor: Obama, 2012'de kimyasal silah kullanımını "kırmızı çizgi" ilan etmesine rağmen, 2013'te Esad'ın Doğu Guta'da kimyasal silah kullanmasına müdahale etmedi. Sachs'ın "ABD Esad'ı devirmek istedi" tezi, Obama'nın bu fırsatı neden kullanmadığı sorusuyla çelişiyor.
3. ABD'nin pasif ve çelişkili rolünü perdeliyor: ABD, Esad'ı devirme gücü ve fırsatına sahipken, Rusya, İran, Hizbullah ve IŞİD'in Esad'a destek vermesine seyirci kaldı. YPG'yi güçlendirerek Türkiye'ye karşı hasmane bir tutum sergiledi. Sachs'ın "her şeye kadir ABD" anlatısı bu gerçeklerle uyuşmuyor.
4. Türkiye'nin bölgesel etkinliğini görmezden geliyor: Sachs, Suriye savaşını "İsrail'in teşvik ettiği altı savaş"tan biri sayarken, ABD'nin bu ülkelerde istenmeyen bir aktör olduğunu göz ardı ediyor. Lübnan, Irak, Libya, Somali, Sudan gibi ülkelerin yaralarını sarmaya çalışan Türkiye'nin iradesini ve katkılarını ise tamamen yok sayıyor.
Hülasa... Bir Amerikalı olarak Sachs'ın ABD'yi eleştirmesi hoşumuza gidebilir. Ama ben yine de alkışlamadan önce, bölgesel inisiyatif adına bir düşünelim derim. Çünkü hakikati perdelemenin eksiltmek dahil onlarca yolu var.