Sonradan inkâr edilse de gerçek apaçık ortada: Rusya da sonunda Beşşar Esad ve Baas rejiminin devamından umudunu kesmiş görünüyor. Moskova’nın Esad’ı veya Baas Partilileri düşündüğünü sanmam; şimdiye kadar sürdürülen politik çizgiyi imaja zarar vermeden değiştirmenin formülü arandığı için iş uzuyor.
Rusya’nın cephe değiştirmesiyle birlikte Suriye’de Baas direnişinin sonuna yaklaşıldı. Scud füzesi kullandı muhalifler üzerine Beşşar Esad, ardından beklenen gerçekleşir ve kimyasal silâha başvurursa, bu, ortak müdahale için gerekçe yapılacaktır.
Geçmişte konuyla ilgili bayağı mürekkep tükettiğim için bu noktaya nasıl gelindiğiyle ilgili temel verileri paylaşmama gerek yok; kısa bir özetle yetineceğim: İç savaşın başladığı ilk günden buyana Suriye’nin bütün kentleri büyük tahribata uğradı; kalkınmaya ayrılacak kaynaklar ölüm yağdırmak için kullanıldı ve 20 bine yakın insan hayatını kaybetti. Yarın normale dönüldüğünde her Suriyeli diğerinden kuşku duyacaktır.
Eğer süreci uzatanların amacı bu sonucu sağlamak idiyse başarılı oldukları söylenebilir.
Süreci uzatanların amacının bu olduğu o kadar belli ki...
Rusya’nın şimdiye kadar Beşşar Esad ve Baas rejiminin yanında durmasının mâkul bir sebebi yok; eğer makul bir sebebi var idiyse şimdi yol ayrımına gelmesi gerekçesiz. O zaman neden kentlerin tahrip olmasına, insanların kanının dökülmesine göz yumdu Rusya şimdiye kadar?
Aynı durum Rusya’yı ikna edenler için de pekâlâ söylenebilir: Perde gerisinde büyük anlaşmayı sağlayıp Rusya’yı denklemin içine bugünlerde çekenler, neden bunu daha önce yapmadılar? Sorun muhalefet cephesinin ilk biçimini beğenmemekten kaynaklanıyorsa, şimdi yakalanan uzlaşmayı sürecin herhangi bir noktasında sağlayabilirdi taraflar...
Bunu istemedikleri için gecikmenin yaşandığı görülebiliyor.
Eskiden olsa ‘komploculuk’ ithamıyla ilk elde mahkum edilecek tespit ve yorumlar artık doğal karşılanıyor. ‘Komploculuk’ işin içinde başka bir iş aramak olarak algılanmıyor artık; esas komplonun perde gerisinde ‘al gülüm, ver gülüm’ pazarlığı yürütenlerin işi olduğu anlaşıldı. Ne idiyse muratları, onu bu arada gerçekleştirmiş oldu ‘komplocular’...
Muratları arasında ‘bölgenin racon sahibi’ konumuna kendini usulca yerleştiren Türkiye’ye haddini bildirmek ve bu arada daha önce razı olmadığı bazı güvenlik tedbirlerini kabul etmesini sağlamak var idiyse... Onu da başardılar.
Niyet Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumak mı, yoksa esasen küçük bir ülke olan Suriye’den birden fazla devletçik çıkmasını da düşünüyorlar mı?
Suriye’den sonra sırada Ürdün mü var?
Irak’ın fiziki olarak parçalanması için de düğmeye basıldı mı?
Önceliğin İran’da olduğu görüntüsü verilmişti; şimdilerde İran adının pek geçmemesi iyiye mi kötüye mi alamet?
İsrail’de Likud ile Yisrael Beytenu partileri arasında kurulan ittifaktan sonra Lieberman’ı hukuk yoluyla siyaset-dışına itecekler mi, yoksa Filistin’i Netanyahu-Lieberman ikilisine mi tanıtacaklar?
Bu soruları ben soruyorum, ama hepsi benim zihnimin ürünü değil.
Dünya artık farklı bir dünya ve herkesin işi zor.