Taksim meydanında eğlencenin ayarını kaçıran bir kaç Suriyeli üzerinden fırtınalar koparılıyor.. Bir şey oldu zannettim. Hani kadınları taciz ettiler, haybeden kavga çıkarttılar falan. Meğer bağıra-çağıra eğleniyorlarmış.. Tıpkı Taksim’deki diğerleri gibi.. Vay efendim, “.. Türk askeri Suriye’de onların toprağını koruyormuş, bunlar burada nasıl eğlenirmiş!..” Sanırsın Türk askeri nöbet bekliyor da bu faşistler ne yapıyor o sırada?.. Rakı masasında vatan-millet-Sakarya edebiyatı.. Birincisi Türk askeri onların toprağını korumuyor. Bizim topraklarımızı koruyor. İkincisi orada askerimize tüm sınır dışı harekatta (ben çok doğru bulmasam da) ÖSO partnerlik yapıyor.. Bazen sıcak temasa giriyor askerimizin yanında, bazen alan açıyor.. Buradaki Suriyeliler de ihtiyaç oldukça oraya gidiyor.. Kalanları da ailelerinin başında bekliyor.. Bir şey söyleyeyim mi size.. Bu adamların hiç biri burada kalmaya da bayılmıyor. Onlar da bir an evvel evlerine dönecekleri günü bekliyor. Gelelim madalyonun diğer yüzüne.. Bak arkadaş.. Sırf bu körüklediğin yabancı düşmanlığı yarın bambaşka bir sosyolojik arızaya yol açarsa bunun altında kalırsın. Sadece hükümete muhalefet etmek adına kışkırtıcılık yapan faşist zihniyetli siyaset eskileri.. Size söylüyorum.. Size inanıp da sokağa çıkan bir dangalağın yapacağı provokatif saldırının sorumluluğundan kurtulamazsınız.. Haberiniz olsun..
Ben de tankları alkışlayanları ülkemde istemiyorum
“Türk askeri Suriye’de savaşırken Taksim’de eğlenen Suriyeliler’i ülkeden kovalım”.. Öyle diyorlar.. “Kendi ülkeleri ateş altındayken eğlenenleri neden ülkede tutuyoruz?. Yollayalım gitsin..” Peki tamam.. ben buna varım. Ama bir şartla.. Benim ülkem FETÖ’cü teröristler tarafından işgal edilmeye kalktığında Bağdat Caddesi’nde tankları alkışlayan hainler de gitsin bu ülkeden.. Benim liderime suikast düzenlendiğinde “ölü ya da diri” diye tempo tutanlar da gitsin.. Bu ülkenin başbakanını, bakanlarını, memleketin gençlerini idam eden darbecilere alkış tutan, demokrasi şehidi Menderes’in idamını ‘bayram’ diye kutlatanlar da gitsin bu ülkeden.. Hadi bakalım.
Binali Yıldırım’ın istifasını diline dolayanlara basit bir kaç soru
1) Belediye başkanları, ellerinde belediyenin tüm olanaklarını kullanma gücü olduğu halde seçimlere giderken istifa ediyor mu?
2) Bir meclis başkanının, belediye seçimlerinde kendisine avantaj sağlayacak hangi ekonomik ya da politik gücü vardır?
3) TBMM başkanları, genel seçimlerde milletvekili adayı oldukları zaman, meclis içi ya da dışı parti faaliyetine katılmış olmuyorlar mı?
4) TBMM başkanının, bu şartlar altında belediye başkanlığına aday olması yasak ise yaptırımı nedir?
Hasan Karakaya bir söverdi alçaklara, yer gök inlerdi
Üç sene geçmiş hakk’a yürüyeli.. Çok özledim.. Onu Cennet bahçesinde, en sevgilinin mekanında teslim alan kalp krizi anında yanındaydım.. Çaresizlik ne demek en iyi orada gördüm.. Ellerimin arasından kayıp gidişini izledim.. O Mescid-i Nebevî’de, Ravza-i Mutahhara’da teheccüt namazını kıldıktan sonra verdi son nefesini.. Zalimler alçaklar, etmedik iftira bırakmadılar arkasından.. Yaşasaydı ne söylerdi acaba bu alçak sürüsü için? Herhalde bir söverdi, yer gök inlerdi.. Bugün ne çok ihtiyacımız var o güçlü sese.. Ah Hasan Abi Ah.