Suriye’den gelip Türkiye’ye sığınanların sayısı 100 bin sınırına dayanmış görünüyor. Bu rakam içinde, ekonomik durumu daha iyi olan ve pasaportlarıyla Türkiye’ye giriş yapıp İstanbul ya da Bursa gibi büyük kentlere yerleşen Suriyeliler bulunmuyor. Onlar da dahil edilse her halde sayı 250 bin ediyordur.
Yüz bin kadar Suriyeli, Türkiye’de belirli yerlerde kurulmuş çadır kent ya da konteyner kent olarak adlandırılan yerlerde yaşıyorlar. Bu alanların bazıları klasik mülteci kampı gibi değil, bir kısmı ise tam anlamıyla mülteci kampı.
Savaşın başladığı zamandan bu yana Suriye’yi her gün yüzlerce kişi terk ediyor, bunların bir kısmı Ürdün ya da Lübnan’a gidiyor. Ürdün’e gidenlerin bir kısmı Ürdün polisinin baskısına maruz kalırken Lübnan’a gidenler de bir başka iç mücadelenin parçası haline geliyorlar. Dolayısıyla esas olarak ülkelerini terk edenler Türkiye’ye gelmeyi tercih ediyorlar, zira buradaki koşulları başka yerlerdekinden daha iyi. Ürdün’deki kamplarda ciddi biçimde içecek su sıkıntısı bulunuyor, Türkiye’deki kamplarda ise çöplerden hiç el sürülmemiş ekmek somunları çıkıyor.
Artan maliyet
Ülkelerini terk ederek Türkiye’ye sığınanlara iyi ev sahipliği yapmanın doğal olarak bir maliyeti var. Türkiye’nin ekonomik durumu iyi ama, sonuç itibarıyla kişi başına milli gelir Kuveyt’inki gibi değil. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun BM’de yaptığı konuşmadan öğrendiğimize göre, Türkiye sığınmacılar için 300 milyon dolar harcamış durumda. Sığınmacı sayısı arttığına ve süreç de uzayıp gittiğine göre bu meblağın her gün biraz daha büyüdüğünü düşünebiliriz.
Suriye rejimine yaptırım uygulanması gerektiğini savunan ülkeler, Türkiye’nin çabalarını öve öve bitiremiyor ve taktirle karşılıyorlar. Ancak bu taktirlerin fiili yardıma dönüştüğünü söylemek oldukça zor.
ABD, 21 milyon dolarlık ek yardım kararını geçen hafta aldı, henüz Türkiye’ye ulaşan bir miktar yok. Üstelik yardımın 14,3 milyonluk kısmı Suriye içinde çatışmalardan etkilenenlere gidecek, 6,7 milyon dolar ise sığınmacıları topraklarına kabul eden ülkelere dağıtılacak. Dolayısıyla ABD, sığınmacıları ülkesine kabul edenlere yardım yapmaktan çok, doğrudan muhaliflere yardım yapmayı tercih ediyor; tıpkı Birleşik Krallık’ın 4 milyon sterlin yardımı doğrudan Suriyelilere verdiği gibi.
Destek (!) verenler
Dışişleri Bakanlığı verilerine göre Türkiye’yi taktir eden ülkelerin Türkiye’ye kamplar için yaptığı yardımlar şöyle. Avusturya 24 çadır, 300 mutfak, 480 battaniye göndermiş. Fransa, çadırda cömert davranmış ve 75 tane göndermiş, ama mutfaktan kısıp 216 mutfak yollamış. Sonra Fransa’dan 240 çadır ve 600 battaniye daha gelmiş. İtalya 42 çadır, 900 battaniye, 360 mutfak, tıbbi malzeme ve 30 ton gıda yardımı yaparken Slovakya 35 bin Euro, Hırvatistan 50 bin Dolar göndermiş. Slovakya ve Hırvatistan diğerlerinin yanında teşekkürü hak ediyor. Dikkat çekici yardım Norveç’ten gelmiş. Norveç, 1,6 milyon doları Kızılhaç kanalıyla Kızılay’a göndermiş.
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ise, birinci partide 2 bin çadır, 10 bin battaniye, 2 bin mutfak; ikinci partide 3 bin 620 çadır, 5 bin 520 mutfak, 12 bin 960 battaniye yardım göndermiş, 3 bine yakın çadır da yoldaymış. Uluslararası Göç Örgütü’nden gelenler ise bin yatak, 5 bin yastık, bin mutfak, 10 konteyner duş, 100 aile çadırı, 5 bin yatak seti.
Veriler, dünyanın Suriyeli sığınmacılarla o kadar da ilgilenmediğini, Türkiye gibi ilgilenen ülkelerin de başının çaresine bakmasını istediğini gösteriyor. Yine de ne varsa uluslararası örgütlerde var demek gerek, zira en fazla yardım onlardan gelmiş. 100 bin mültecinin olduğu yere 24 çadır gönderen bir ülke, ileride muhaliflere nasıl destek verdiği üzerinden siyaset üretebilir mi bilmem. Ama bilinen şu ki, bu konuda dünya kamuoyunu diri tutmak ve Türkiye’ye yardım sağlamak şart.