Suriye'de son günlerde gelişen olayları farklı bakış açılarıyla yorumlayanlar var.
Sıkça sorulan soru ise şu:
"Türkiye tuzağa mı düşürülüyor?"
Gerçekten Türkiye için endişelenen kesimleri tenzih ederek algının merkezine iyi baktığımızda şu tablo ortaya çıkıyor:
"Türkiye tuzağa düşürüldü" tezi, daha çok İran, Esed ve rejim yandaşları tarafından ortaya atıldı.
Suriye Milli Ordusu içindeki güç unsurlarını ısrarla "terörist" ve "cihatçı" olarak tanımlayıp ABD-İsrail aparatı gibi gösterme çabaları da bu tezlere eklendiğinde bunun kasıtlı bir algı operasyonu olduğunu anlamamak mümkün değil.
Tarihin her döneminde olduğu gibi İran'ın geçmişte Osmanlı'ya, günümüzde ise Türkiye'ye her fırsatta rakip reflekslerle yaklaştığını bilmeyen yok.
Ne hikmetse İran kaynaklı algı aparatı, "Türkiye tuzağa düşüyor" uyarısı ile susmak bilmiyor.
Peki, neden bu vaveyla?
İran, Türkiye'nin "tuzağa düşmesini" istemediği için mi kıyamet koparılıyor?
O zaman neden Suriye sorununu çözmek için ısrarla Türkiye'nin Esed'e uzattığı elin tutulmasını engellemeye çalışıyor?
Neden PKK/PYD terör örgütlerini dolaylı beslemekten vazgeçmiyor?
Esed ile masada oturup anlaşmak isteyen Türkiye'ye neden Rusya'nın baskısına rağmen hep itiraz ediyordu?
PYD terör örgütü liderinin konuşmasına bakıyorum:
"HTŞ'yi öven, Özgür Suriye Ordusu'nu Türkiye'nin 'paralı askerleri' olarak tanımlayan" bir yaklaşımla kamuoyunu etkileme peşine düşmüş.
Neden peki?
Ne amaçlanıyor?
"Amerikan aparatı PKK/PYD lideri Salih Müslim'in HTŞ ile ilgili müspet sözlerinin maksadı; HTŞ de ABD aparatıdır" iddiasına/algısına hizmet operasyonu mudur ?
Dikkatle baktığınızda, Suriyeli muhalifler bu defa kimseye soru işareti koymaksızın yürüyor.
Halka çağrılar yapılıyor, kimsenin tırnağına zarar gelmeyeceğini göstere göstere yürüyorlar.
Yani yıkıp yok edeceğini bekleyenlere asla fırsat vermeksizin dağılan, yok edilen yerlerin inşasına başlayarak yürüyorlar.
Dağılan yollar yeniden yapılıyor!
Bu, önemli aklın ürünü bir tablodur.
Üzerinde düşünülmüş, strateji üretilmiş ve halkın gönlünü kazanma yolunu takip eden bir strateji.
Rusya ile karşı karşıya geliriz tezi...
İlk fırsatta "Türkiye ile Rusya bu konuda karşı karşıya gelir" denildi.
Oysa sürecin çözümsüzlükten kurtarılmasını en fazla isteyen taraflardan biri de Rusya'dır.
Ayrıca Esed'in Suriye'nin bütününe hitap etmediğini en iyi bilen de Rusya'dır.
Tabii Rusya, bunca destek ve yatırım sonucunda beceriksiz biri ile ne kadar daha fazla yol yürüyebilir sorusunu da kendi kendine vermiştir.
Çözümsüzlük daha fazla kimin işine yarıyor, oraya bakmamız gerekiyor.
Orta Doğu'yu çıkmaz kuyu yapmak isteyenlerin "terör devleti senaryosunun" sahadaki karşılığının olmadığını göstermenin tam zamanıydı.
İşte o zamanı doğru ayarlayan akıl, Türkiye aklıdır.
Suriye muhalifleri arasında konsolidasyon sağlanmalıydı; sağlandı.
Bu konsolidasyonun Suriye'nin toprak bütünlüğü konusunda mutabık kalması gerekiyordu; kalındı.
Sahaya çıkarken halkla muhalifler arasında ittifak ve sevgi bağı oluşmalıydı. Görünen o ki, o bağlar da sağlam.
Şimdi Suriye'nin has evlatları kendi vatanlarında istikrarı sağlamak istiyor ve Türkiye de bu konuya yakından ilgi alaka gösteriyor.
Mesele bu kadar açık ve net.
Böyle bir duruma Rusya ne diyebilir ki?
Sadece kendisinin denklem dışı bırakılmaması önem arz eder.
Suriye muhaliflerinin Rusya'ya yönelik beyanları da kapıyı sonuna kadar açmıştır.
Şimdi sıra İran'ın nasıl tavır sergileyeceğine geliyor.
Onu da kurulan masada nasıl pozisyon aldığına bakarak anlayacağız.
ABD, İsrail konusu ayrı bir başlık.
Şaşkınlar. Neden mi?
Tüm tezleri "yakıp yıkan, cihatçı" modu üzerine kurulu olduğu için algıları altüst oldu.
Bu stratejiyi benimsemek için biraz zamana ihtiyaçları var.
O zamana kadar ise fiili durumu Suriye'de Suriyelilerin kendi iradesi üzerine değiştirmek ve pekiştirmek gerekiyor.
Türkiye'nin yaptığı budur: Suriye'nin toprak bütünlüğünü sağlamak.
Herkes konuşuyordu, Türkiye hep uyardı. Şimdi ise sahadaki gerçekler süreci belirleyecektir.
Türkiye, sınırında bölünmüş bir Suriye değil, toprakları bölünmemiş, adil seçimlerin gerçeğe dönüştüğü bir Suriye istiyor.
Terör yuvası bir Suriye, Türkiye'nin milli güvenlik sorunudur. Türkiye bu sorunu çözmek için strateji üretti.
Herkesin maskesi düşüyor.
Şimdi kim gerçekten Suriye'nin bölünmeden ayakta kalmasını istiyorsa bu sürece destek olacak. Aksini isteyenlerle ise mücadeleye devam...