Temeli Hatay'ın anavatana katılımından sonra imzalanan 30 Mart 1940 tarihli Dostluk ve Komşuluk Antlaşmasına dayanan Suriye ile sınırımızdaki 30 kilometrelik alanın güvenli hale getirilmesi için geri sayım başladı.
Suriye'de Şam hükümeti ve muhalifler arasında başlayan çatışmalarda DEAŞ ve YPG/PYD varlığı dikkat çekici boyutlara ulaşmıştı.
Ankara 2011'den beri dünya kamuoyunu bölgedeki çatışmaların son bulması için hareketlendirirken DEAŞ ve YPG/PYD yapılanması Türkiye'nin güney bölgelerinde desteklendi.
Tüm bunlar olurken DEAŞ'ı Türkiye destekliyor manşetleri atanlar ve buna inananlar az değildi. Batılılar DEAŞ'a karşı YPG/PYD yapılanmasını seküler ve özgürlükçü ilan edip güya bölgede demokratik devletçikler kuracaklardı.
Ankara bu alanı istikrarlı kılmak için yeniden kapsamlı bir askerî harekât başlatacağını açıkladı. Harekât için aylarca hazırlık yapıldı ve sivillere zarar vermeyecek müdahaleler için istihbarat çalışması titizlikle yürütüldü.
Çoğunlukla Kürt kökenli Suriyelilerin yaşadığı bu alanda Esad hükümetinin kontrol edemediği bir bölge oluşmuş durumda. Bölge büyük ölçüde YPG/PYD yönetiminde. Ankara, bölgenin uzun dönemde Türkiye'nin güvenliği için tehdit oluşturacak bir uydu devlete dönüşmesinden dolayı kaygılı.
Dünya siyasetinde ise ABD, İsveç ve Finlandiya'yı korumak için Ankara'yla uzlaşmak zorunda. Rusya, Ukrayna'da uzun zaman oyalanacak. Türkiye'nin harekât için ne kadar ısrarcı olduğunun farkında.
Türkiye'nin 2016'da başlayan harekatlardaki temel amacı, bölgenin yeniden yaşanabilir hale gelmesi. Savaş mağduru Suriyelilerin dönecek bir yurtları, ekebilecekleri toprakları olsun diye mücadele etmek.
Türkiye'nin güvenlik kalkanı, terörle mücadelede yaşadığı tecrübe nedeniyle bu millete çok ağır bedeller ödettiyse de savunma sanayimizi ve teknolojimizi yeni bir paradigmayla kurmamızı sağladı.
Şimdi bunca emekten sonra, bunca zahmetten sonra içeride Suriyelileri adeta cadı avlar gibi sıkıştırmaya çalışan sabıkalılar olacaktır. Bu tür saldırgan söylemler ve eylemler kasıtlı ve organize bir hal bile alabilir. Unutulmamalı ki Suriyeli sığınmacılara karşı nefret ve şiddet içeren adımlar doğal tepki ve tutumların ötesinde ise arkasında bir istihbarat örgütü aranmalı.
Suriye'de Rusya'nın yerini başka milisler almaya çalışırken içerideki kaosun kime yarayacağı bir soru işareti. Dünyaya şu yalanı anlatmak isteyenler var "Türkiye hem içerdeki Suriyelileri öldürüyor hem de Suriye'yi işgal ediyor."
Bölgede nüfuz mücadelesinde adeta yayın eksik kısmını tamamlamak ister gibi geren paramiliter unsurlar mevcut. Türkiye buna müsaade etmeyecek ve gerekirse gerilmiş yayı kıracaktır.