Esad’ın Rusya resmi haber ajansına verdiği bilgiler, Suriye’nin geleceğine dair bazı ipuçları taşıyor. Esad’a göre şeffaf, düzgün ve düzenli seçimler yapılana kadar üçlü yapıda bir hükümet kurulabilirmiş. Bu geçiş hükümetinde rejim güçleri, muhalif güçler ve bağımsız güçler yer alacakmış. Kendisi ise muhtemelen devlet başkanı olarak bu hükümeti seçimlere taşıyacak kişi olacak ama bu konuda bilgi vermemiş.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, öngörülen hükümette yer alacak taraflar “güç” olarak tanımlandığı sürece herhangi bir siyasi yapının bir ülkeyi temiz, adil, şeffaf bir seçime götürme ihtimaline şüpheyle bakmak gerekir. Ayrıca, tek sorun üçlü koalisyon denebilecek bu hükümetteki taraflara güç denmesi değil; her birinin niteliği de sorunlu.
İç savaşta, milyonlarca kişinin evini terk etmesinde ve hatta ülkenin bir anlamda Rusya işgaline açık hale getirilmesinde rol oynayan kişiler, rejim güçleri kontenjanından hükümette yer alacaklarsa, buradan istikrarlı bir gelecek tasarımı yapmak zor olabilir. Öte yandan bugün Cenevre’deki müzakerelere katılan muhalif güçlerin de tüm muhalifleri temsil etmediği biliniyor.
Üçlü yapı sorunu
Esad güçleri ile muhalif güçler, Cenevre’de anlaşmaya varsalar bile bunlardan oluşacak bir hükümet içinde “kavga” çıkmayacağının ya bu grupların temsil gücünü ifade edeceklerinin bir garantisi bulunmuyor.
Tüm bu noktalara rağmen, esas sorunlu ifadenin hükümeti kuracak taraflardan birisinin bağımsız güçler olacağının belirtilmesidir. Bu bağımsız güçlerden tam olarak hangi kesimlerin kast edildiği açık değil. Ancak anlaşıldığı kadarıyla iç savaş sırasındaki mücadelelerde Esad rejimi lehine işler yapan gruplar kast ediliyor. Diğer bir ifadeyle eğer PYD kast ediliyor ise bu gücün pek de bağımsız olarak tanımlanması kolay olmayabilir.
Diyelim ki, adil ve şeffaf seçimlere kadar bunun dışında bir koalisyon kurulmadan istikrar sağlanamayacak. Yine diyelim ki, bu model ve tarafların kimler olacağı konusuna Cenevre’de son nokta konuldu. Ve yine diyelim ki, sadece Esad güçlerinden oluşacak bir hükümet yerine karma bir hükümet kurularak geçiş döneminin sağlanması evladır. Ancak sorun şu ki, bu üç gücün aynı hükümet içinde uzlaşmaları kolay olmayabilir ve seçimlere giderken istikrar sağlamak yerine, daha büyük istikrarsızlıkların nedeni bizzat bu hükümet olabilir.
Dış düşmanlar sorunu
Böylesi bir hükümetin tarafsız seçim ortamı yaratma olasılığı düşük gözüküyor. Bunun delillerini sadece bir araya gelecek güçlerde aramak yeterli olmayabilir ama Esad’ın Rusya resmi haber ajansına verdiği diğer bilgiler de istikrarsızlık ihtimalini güçlendiriyor.
Esad’a göre Irak ve Suriye’nin istikrarsız hale gelmesinin nedeni teröristlermiş. Adını koymamış ama teröristlerden kastedilenin DAEŞ olduğu anlaşılıyor. Yani BAAS rejimlerinin hiç suçu yok; onlar terörle mücadele ediyorlar. Ancak Esad güçlerinin terörle mücadelede elini zayıflatanlar olmuş; bunların başında da Türkiye ve Suudi Arabistan Kraliyet ailesi ile Fransa ve İngiltere olmak üzere bir dizi batılı ülke geliyormuş.
Esad DAEŞ’in arkasında esas olarak İngiltere ve Fransa’nın olduğunu, Türkiye ile Suudi Arabistan’ın da bunlara destek verdiğini iddia ediyor. Fransa ile İngiltere DAEŞ konusunda anlaşmış olsalardı, muhtemelen dünyada hiçbir sorun olmaz, Paris’te bombalar patlamazdı. Diyelim ki Esad doğruyu söylüyor, DAEŞ’in arkasında Fransa-İngiltere ikilisi var. O zaman Esad’a teşekkür etmek lazım, zira bu ikilinin olduğu yerde Türkiye’nin DAEŞ’e ya da başka bir gruba yardım etme olasılığı zaten pek mümkün olmaz.