Dikkatlerimiz kendi seçimimize yoğunlaştığı için midir, nedir, Suriye’de 3 Haziran günü yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimiyle fazla ilgilenmiyoruz. Oysa, Beşşar Esad, seçim çalımıyla, kirli savaşına yeni bir ‘gerekçe’ oluşturmaya ve muhaliflerinin hareket alanını biraz daha daraltmaya çabalıyor.
Suriye’nin nüfusu 20 milyonun biraz üzerinde. 6 milyon Suriyeli iç-savaş boyunca yaşadıkları yerlerden koptu... 2,5 milyon Suriyeli de komşu ülkelere —720 bini Türkiye’ye— sığınmış bulunuyor... Üstelik merkezi yönetim ülkenin bir çok bölgesinde hâkim de değil...
Böyle bir ülkede sağlıklı bir seçim yapmak da, sandıktan elde edilecek sonuca bakıp siyasi mesaj çıkarmak da mümkün değil...
Öyleyse neden seçim?
Gayet basit bir sebepten: Ülke dışına çıkmış muhalifler ile yaşadıkları kentleri terk etmişler —ülke nüfusunun yaklaşık yarısı— oy kullanamaz olduğu için, geri kalanların büyük çapta kendisini destekleyecek oylar olacağını hesap ediyor Beşşar Esad... Kendisine verilecek oyları da, halkın rejime desteği ve muhaliflerin reddi olarak dünyaya yansıtacak...
Uluslararası câmianın ve özellikle Batılı ülkelerin Suriye’de yaşanan drama kulak tıkamaları, Şam rejimine, bu tür ayak oyunları oynama fırsatı veriyor. Baas rejimi yalnızca kan dökmede değil, böyle ulusal ve uluslararası ayak oyunlarında da mâhir...
Beşşar Esad seçimden alınacak sonucun etkisini daha da artırmak için ilk kez farklı adaylara izin verdi; geçtimiz günlerde bunun için bir yasa çıkarıldı. Daha önce rakiplerine göz açtırmayan ve ‘tek aday’ olarak seçimlere giren Beşşar’ın bu seçimde mümkün olduğu kadar çok sayıda adayın yarışmasını arzu ettiği anlaşılıyor.
Tek şartı var: Adayların son 10 yıl içerisinde Suriye sınırları içinde yaşıyor olması... Bu şart ile gerçek muhaliflerin karşısına rakip çıkmasını engelledi Esad...
Şu ana kadar Esad’ın teşvikiyle 20’in üzerinde cumhurbaşkanı adayı çıktı.
Halkın yarısının dağınık halde yaşaması ve 2,5 milyonun üzerinde Suriyeli’nin başka ülkelere sığınması fazla bir anlam taşımıyor Baas rejimi için... Tam tersine, uyduruk seçim manevrasını bu sayede daha kolay hayata geçirebildiği gibi, rejimini beğenmeyen ve muhaliflere arka çıkan komşu ülkeleri zora soktuğu için mutlu bile...
Uluslararası Kriz Grubu’nun (International Crises Group, ICG) önceki gün yayımlanan raporu, Suriye’deki kanlı iç-savaşın kısa vadede sona ermeyeceğini, Türkiye’ye sığınmış olan Suriyelilerin kalıcılık kazanabileceğini kayda geçiriyor. Bu amaçla kamplardan evlere geçiş için hazırlık yapılmasını salık veriyor rapor...
İlginç gerçekten...
Suriye’nin Ürdün ve Lübnan gibi nispeten küçük ve ekonomik açıdan zayıf komşularını sarsan bir etkisi var mülteci sorununun... Mülteciler için şu ana kadar sarf ettiği üç milyar dolar Türkiye için bir yıkım değil, ama yine de sınırlarımıza dayanan savaşın mâliyeti her geçen gün artıyor ve terör yüzünden tehlikeli boyut kazanma ihtimali büyüyor.
Esad’ın fendi, Batılıların çifte standardı, alavera dalevera; fatura yine bize çıkıyor işte...