Çoğu kadın ve çocuk 80 Suriyeli Sünni, Humus Kubeyr’de katledildi. Hayatta kalanlar, Hula’da 108 kişinin katlediliş haberlerini tekrarladı: vuruldular, kesildiler, yakıldılar.
Köylüler olaylardan, rejim birliklerinin desteklediği Şii-Alevi Şabiha milislerinin sorumlu tuttu. Perşembe üzerlerine ateş açılan BM gözlemcileri, cuma Kubeyr’e vardı ve tank izlerinin görülebildiğini, havada yanık et kokusu olduğunu doğruladı.
Katliamlar, rejim ve protestocular arasındaki 15 aylık çatışmaya mezhep tehdidini de ekledi ve Suriye hızla iç savaşa sürüklenebilir. Cuma BM de bunu doğruladı.
Dünya sahnesindeki daha büyük oyuncular ise gündemin tepesine çıkarlarını koyup, Suriye’de yer için itişmeye başladılar. Rusya ve Çin liderliğindeki Şangay İşbirliği Organizasyonu (SCO), bu hafta Pekin’de askeri müdahale, Batı müdahalesi ve Suriye’de rejimin zorla değiştirilmesine olan itirazlarını yineledi.
BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, perşembe günü Esad rejiminin ‘temel insaniyetini yitirdiğini’ açıklarken, Çin Dışişleri Bakanı yardımcısı Cheng Guoping sivillere düzenlenen saldırıların ‘iç mesele’ olduğunda ısrarcıydı.
Batı, büyüyen ve Soğuk Savaş’ı anımsatan ortak bir diplomatik mesele ile karşı karşıya kalınca, SCO yeniden canlandırıldı.
Çin ve Rusya, Batı’nın ‘yeni-müdahaleciliğinden’ şikayetçi. Temelinde ‘bir ülkenin düzenine duyulan sahte nefret’ varmış gibi yansıtıyorlar. Elbette hem Çin hem Rusya’nın ‘düzenleri’, ayaklanma ve protestoları bastırmak için aşırı şiddet kullanımına izin veriyor. İkisi de Arap devrimlerinin yayılmasından korkuyor ve isyanın, kanlı biçimde bastırılmasını tercih edebilirler.
***
Aralarında Hillary Clinton’un da bulunduğu ‘Suriye Dostları’ ise çarşamba İstanbul’da toplandı. Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun ev sahipliği yaptığı grupta, İngiltere, AB, Ürdün, Mısır, Suudi Arabistan, Kuveyt, BAE, Katar, Tunus ve Fas’tan üst düzey diplomatlar bulunuyordu.
Suriye Dostları katliama cevaben, Esad’a istifa çağrısında bulundu. Bazı ülkeler, BM Güvenlik Konseyi kararının yerine getirilmesi için, askeri müdahale seçeneği de dahil ‘tüm gerekli önlemlerin’ uygulanmasına yetki veren BM Sözleşmesi’nin Yedinci Maddesi’nin yürürlüğe sokulmasını talep etti. Clinton’un sözcüsü, bu seçe-neği değerlendirdiğini belirtti.
Bu buluşma, uluslararası toplumda Arap Baharı ile güçlenen kutuplaşmanın işareti. Paris’teki toplantıda, Libya’ya askeri müdahalede rolü olan ve yakınlarda Suriye için aynı çağrıyı tekrarlayan Bernard Henri-Levi-Strauss da olacak.
Ruslar ve Çinliler Batı’yı, Libya üzerinde uçuşa yasak bölgeyi onayladığı 1973 sayılı karar konusunda kibirli buluyorlar. Tam anlamıyla danışılmadı ve çekimserliklerine rağmen, çözüm uygulandı. Putin bu yaklaşımı ‘Ortaçağ Haçlı Seferi’ olarak betimledi. İki ülke de, Suriye rejimini mahkum eden çözümleri Güvenlik Konseyi’nde veto ettiler.
Ülkesinde popüler olmayan Putin, dünyaya zorlu bir oyuncu olarak görünme fır-satını kullanıyor. Olimpiyatlara katılmayacağını ilan ederek Londra’yı küçümsedi. Tartus, Akdeniz’deki tek donanma tesisi ve Esad, Rus askeri teçhizatına aç.
Başarısız Afganistan ve Irak savaşları ve kaosun hüküm sürdüğü Libya’ya müdahalenin kötü sonucu, bölgedeki Amerikan egemenliğini sarstı.
Çin ve Rusya, diplomatik kaslarını esnetiyor. SCO’da gözlemci olan İran’a, Türkiye’nin Suriye Dostları’ndaki rolüne bakarak çözümün bir parçası olması gerektiği söylendi.
SCO, İran’a askeri müdahalenin ‘kabul edilemez’ ve ‘küresel istikrarsızlık’ tehdidi içerdiği şeklinde uyardı.
SCO, NATO’nun 2014’te çekilmeyi planladığı Afganistan’ın ‘barışçı yeniden inşası’nda da daha fazla rol üstlenmek istiyor. Karzai ve Zerdari Pekin’deydiler. Çin’in gözü, Afganistan’ın büyük ölçüde kullanılmamış maden yataklarında.
Suriye’ye askeri müdahaleye karşı çıksa da SCO, katliamların yarattığı öfke sayesinde tutumunu az da olsa değiştirdi ve liderin, yani Esad’ın gittiği, ancak hükümetin aynı kaldığı ‘Yemen tarzı’ bir siyasi çözümü kabul edebilir.
Annan perşembe günü BM’de, uluslararası toplumun birlikte hareket etmesi gerektiğini vurguladı ve SCO’nun hassasiyetlerini tanıyarak tek taraflı aksiyona karşı Batı’yı üstü kapalı olarak uyardı. Annan, Esad’ın istifa ederek muhtemelen Rusya’ya sürgüne gittiği ve yeni bir parlamento ve başkanın seçildiği bir ‘yol haritası’ çizdi. ‘İki tarafın’ da krizin çözümüne katkıda bulunması gerektiğini vurgulayarak, Çin diplomatik terminolojisini yansıttı.
Dünyanın büyük güçleri kapışırken, Suriye halkı acı çekiyor. Yine de cesurca tiranlığı protesto ediyorlar.
Hula ve Kubeyr kurbanları Sünni’ydiler. Etnik temizlik, farklı etnik köken ve mezhepten insanların uyum içinde yaşadığı bir ülkede, korkunç bir gelişme.
Bir iç savaş, mevcut ve ortaya çıkmakta olan güçler için temsili savaş haline gelebilir. Alevi-Şii rejimi; SCO, İran ve Hizbullah ile aynı eksene gelirken, Batı ve Sünni Arap ülkeleri muhalefeti destekleyecek. Çelişki şu: Çatışmanın ‘üçüncü unsuru’, çoğunluğu Irak’ta olan Selefi-Cihadiler, asıl düşmanları Suudiler ve Batı ile aynı tarafta savaşacaklar.
Bölgede olayların tırmanması, hatta ‘küresel istikrarsızlık’ ihtimali bile gerçek ve endişe verici.
>> YAZARIN İNGİLİZCE YAZISI İÇİN TIKLAYINIZ