Son günlerde Suriye sınırındaki olaylar ve bunlara yenilerinin ekleneceği tartışılıyor. Suriye’deki gelişmelerin niteliğini tespit etmek gerekir bu doğru olursa tedbirler alınır. Bazı güçler oradaki olayları kendi çıkarları için kullanıyor olabilir.
Son zamanlarda gerginliklerin temelinde İslam dini olduğu ve örgütlerin buna göre yapılandığı görülüyor. Bunu dine karşı yapılmış bir saldırı olarak kabul etmek yanlıştır. Ancak maalesef inancımız bir araç olarak kullanılmaya çalışılıyor. Bu önceden planlanmış ve hazırlığı yapılmış bir projedir. Proje İslam ülkelerinde büyük bir operasyon yapmak ve orayı yeniden inşa etmekti. Bunun yapılamayacağını düşünenler olabilir. Ancak Birinci Dünya Savaşından sonra bölge yeniden inşa edilmiş ve başta İngiltere olmak üzere Avrupa bölgeye egemen olmuştu. Haritaların cetvelle çizildiği söylenir, bir vilayetin merkezi ile ilçesi ayrı devletlerin içinde olabilirdi. Yeni yapının görünümü şöyleydi: Eskiden Osmanlı egemenliğinde olan alanlar birden devlete dönüştürüldü ve bunların istiklalleri ilan edildi. Yani görünüm şuydu: Ülkeler esaretten kurtulmuşlardı ve onun yeniden gelmesine karşı olacaklardı. Osmanlının merkezi olan Türkiye eskinin tüm değerlerinden sıyrılıp Avrupalı olmaya çalıştı ve ayrışma kesinleşti. İngiltere’nin kutsallaştırdığı sınırlar yeni büyük güçler için bir engel oluşturuyordu. Bölgedeki petrolün kontrolü mücadelesini ABD kazandı ve Rusya ile dünyanın tüm enerji kaynaklarını kontrol ediyorlardı. Şimdi bu bölgenin kontrolünü ele geçirmeye çalışan Avrupa ve Çin’i etkisiz hale getireceklerdi. Bu iş için dini kullanmanın uygun olduğunu düşündüler ve tüm dünyada eylemler yapan bir El-Kaide inşa ettiler. Eğer bu doğru olsa idi İslam ülkeleri de birkaç örgüt inşa eder dünyayı kontrol altına alırlardı.
***
Buradan şu sonuca varırız: Suriye sorunu bu büyük projenin bir sonucudur. Ülkeyi idare eden Baas rejimi ve onu uygulamak üzere görevlendirilmiş Esad uzaklaştırılmalı ve Avrupa’nın kontrolünde olmayan bir devlet oluşturulmalıdır. Bunun için iki yol vardır: Ya mevcut sınırlar ve idari yapılar devam eder ve sadece el değiştirir. Ya da yeni bir yapı oluşturulur.
Yeni bir yapı oluşturulacağını zannediyorum. Bu yapı yakın ülkelerin bir federasyon şeklinde örgütlenmesi ve yönetiminin operasyonlarla yönlendirilmesi yerine; dünya siyasetine uygun tercihler yapacak bir yapı kurulmasıdır. Bu yapı muhtemelen bizim pek kabul edemeyeceğimiz bir formda olacağından bizim dışımızda olacaktır. Mesela ABD’de olduğu gibi dünyadaki her soydan insanın bulunduğu bir takım devletler federasyonu şeklinde olabilir. Yani Suriye ve Irak bir federasyon oluşturabilirler. Bizim bu muhtemel yapı üzerinde onları etkileyecek gücümüz bilindiğinden Suriye ile aramızda düşmanlık yaratılıyor olabilir. Yani bize böyle bir yapıya razı mısınız yoksa sizin dışınızda da çözüm mümkündür diyecekler. Kürtleri de bu yapının içine almak isteyebilirler ama bizim vatandaşlarımız çözüm süreci başarılı olursa yeni bir şeye razı olmazlar. Bana göre; ABD ve Rusya Türkiye’nin bölgesini kontrol eden bir güç olmasını ve Avrupa ile Çin’in bölgeye hakim olmamasını istiyorlar. Türkiye dış politikasını, dünya ölçeğinde belirlemek ve insanlığa, rolü olması mümkün olan barış ve mutluluğun oluşmasına yardım edebilecek şekilde belirleyebilir. Bu dünyada kabul edilecek bir düşünceye dayanmalıdır.