Başbakan Erdoğan, üç yıl aradan sonra dünya, Ortadoğu ve iki ülke açısından çok önemli beş ana dosyayla Washington’da: Suriye, Irak (Kuzey Irak yönetimiyle yapılan petrol anlaşmaları), Türkiye-İsrail ilişkileri (Erdoğan’ın Gazze’yi ziyaret planı), İran ve iki ülke arasında Serbest Ticaret Anlaşması yapılması. Erdoğan bu yüzden toplam ciroları 120 milyar doları aşan yüze yakın işadamını beraberinde getirdi.
Beyaz Saray’daki görüşmede ağırlıklı konu Suriye idi. Masadaki ortak görüş; ‘Esad’sız Suriye’ için hem muhaliflerle birlikte hem de diplomatik yollardan Esad’a yönelik desteği kesmek için neler yapılabileceği üzerinde çalışmaktı.
Görüşmelerde Dışişleri Bakanlığı’nın yanı sıra MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Obama’nın Ulusal Güvenlik Danışmanı, Suriye ile ilgili her türlü ayrıntının ve istihbarı bilginin paylaşıldığını, değerlendirildiğini gösteriyor. Bu değerlendirmenin sonuçlarını önümüzdeki günlerde daha iyi görebileceğiz.
Ancak önceki akşam yemekte kısa da olsa görüşme fırsatı bulduğumuz Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun “Eskiden ‘Oyunu ABD kurar Türkiye’den bir şeyler talep eder’ algısı vardı. Artık Türkiye ekonomide daha bağımsız, dünyanın her yerinde politika yapıyor” sözleri, Beyaz Saray’da politikaların ‘birlikte’ belirleneceğini gösteriyor.
Davutoğlu, “Esad’lı çözüm ihtimaline de kapıyı kapatmadıklarını belirtirken, bunu pek mümkün görmediğini de şöyle ima etti: “Şu soruya cevap veren bir çözüm şarttır: Bir milyon Suriyeli mülteci ertesi sabah ‘Ülkemde güven içinde yaşayabilirim’ diyerek geri döner mi? Olası bir Esad’lı çözümde bunu söylerler mi?” Obama’nın, ortak basın toplantısında “Esad’sız olmadığı bir ülke için muhaliflerle birlikte çalışacağız” açıklaması da bunu teyit etti. Aynı şekilde Obama’nın, Başbakan Erdoğan’dan söz ederken “Bölgede ve dünyada güçlü bir lider” ifadesini kullanması da ‘Politikaların birlikte belirlendiğinin’ teyidi niteliğinde. Bu yazının yazıldığı dakikalarda Obama-Erdoğan ortak basın toplantısı henüz bitmişti ve iki liderin Türkiye saati ile sabaha kadar sürecek olan başka görüşmeleri de vardı. Bu yüzden ‘ABD ile ne konuşuldu’ sorusunun cevabı olabilecek bilgi ve notları sizlere yarın ulaştırabileceğim. Ancak şu anda söylenebilecek olan Suriye konusunda önemli gelişmeleri beklememiz gerektiği.
Kulislerde gündem Kılıçdaroğlu
Washington “Lobicilik” kavramını politikaya armağan eden kulisleriyle ünlü Wilard Otel’de kalan Türk heyeti ve gazetecilerin Beyaz Saray görüşmesine kadar bütün gündemini CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Brüksel seyahatinde yaşadıkları belirledi. Gazeteciler arasında Suriye’yi konuşanlara rastlamak neredeyse imkansızdı. Türkiye’de internet sitelerine yansıyan Kılıçdaroğlu’nun sözleri, Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda’nın tepkisi, ardından Kılıçdaroğlu’nun twitter’daki “Swoboda Erdoğan’ın avukatı olmuş” ifadesi herkesin dilindeydi. Kılıçdaroğlu’nun “Swoboda’yı ikinci görüşmeyi ben iptal ettim” iddiasını Swoboda’nın twitter’dan “CHP Genel Başkanı’nı ben kabul etmedim” diye yalanlaması şaşkınlıkla karşılandı. Özetlemek gerekirse, Washington’daki gazetecilerin yüzünde, Beyaz Saray’ın kapısından girerken bile, “Ne olacak bu Kılıçdaroğlu’nun hali” ifadesi okunuyordu.