2004 yılı Aralık ayında Ukrayna’nın başkenti Kiev’e indiğimde, kentin merkezindeki “Maydan” henüz “Euromaydan” olarak adlandırılmamıştı. (Türkçe “meydan” demektir, ben Ukrayna halkına saygıdan söyledikleri gibi yazmayı tercih ettim, bırakın şu Maidan yazılışını) O, şimdi oldu. Bir halkın “devrim ateşi”ni yakından izlemeyi her zaman sevdim. Meslek serüvenim, beni Kiev’e taşıdığında, küresel siyasete “renkli devrimler” olarak geçen gelişmenin “turuncu” olanı Ukrayna’da yaşanıyordu. Günümüzde “Rusya yanlısı” adımlar attığı için Euromaydan’da protesto edilen Devlet Başkanı Yanukoviç”Avrupa yanlısı” hareketin öncüsü Yuşçenko’ya karşı siyaset sahnesindeydi. Maydan’ı işgal eden ve Yuşçenko işbaşına gelene kadar oradan ayrılmayan göstericilerin arkasında büyük bir güç olduğu belliydi. ABD’deki “Polonya lobisi”nin de doğal lideri olan ünlü strateji uzmanı ZbigniewBrezezinski’nin hazırladığı plan çerçevesinde Polonya, Avrupa Birliği adına devreye girmişti. Amaç, Ukrayna’yı Rusya kontrolünden uzaklaştırarak Avrupa’ya yanaştırmak, Avrupa’nın sınırlarını Polonya’nın ötesine taşımaktı. Başardılar. İşbaşına gelen Yuşçenko-Timoşenko ikilisinin zaaflarla yüklü yönetim biçimleri planın devamını getiremedi.Rus destekli Yanukoviçülkenin rotasını AB’den ayırmaya kalkınca da bugün yaşanılanlar gündeme geldi.
Suriye’ye karşı Ukrayna...
Bir süredir, Rusya’nın Suriye’deki ataklarıyla, Kiev’in Euromaydan’ındaki ABD-AB ataklarının paralel yürümesinden ciddi şüphem doğmuştu, ama bu şüpheler, MünihGüvenlik Konferansı’nda açıklık kazandı.
ABD, Rusya’nın Suriye’deki politikasının yanıtını Ukrayna’da veriyor!..
ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin, ülkesinin ve Avrupa’nın, Ukrayna’daki demokrasi güçlerini desteklediğini açıkça ifade etmesi bu politikanın dışa vuran yüzüdür.
Rus Dışişleri Bakanı Lavrov’un, bu sözleri, “batının ikiyüzlü politikası”olarak niteleyip, Batı’nın Ukrayna’nın içişlerine doğrudan müdahale ettiğini savunması dikkat çekici.
Lavrov bu sözleri söyledi ama, Kerry, Ukrayna’nın Avrupa yanlısı muhalefetinin üç önemli lideriyle özel bir toplantı yaparak Moskova’yı bu konuda pek ciddiye almadığını göstermiş oldu.
Rusya güvenlik hattını Ortadoğu’da Suriye topraklarında kurmaya çalışırken ABD+AB ittifakı onu, hemen yanı başında, Ukrayna’da vuruyor!..
Ukrayna ordusunun, Yanukoviç”ben hastayım, bana bir-kaç gün müsaade” dedikten hemen sonra bir muhtıra yayınlaması, buna karşılık Batı’nın “demokrasigüçlerini” orduya karşı yalnız bırakmayacağını açıkça ifade etmesi dikkat çekici.
Mısır’da düştükleri tuzak...
Ukrayna Savunma Bakanı PavloLebedev, Rusya doğumlu bir bakan, ordunun Yanukoviç’in yanında yer aldığı biliniyor. 185 bin personelli Ukrayna ordusunun Avrupa yanlılarına karşı bir eyleme girişip girişmeyeceği önemli bir soru işareti. Yapabilirler, çünkü, Batı, Mısır ordusunun Mursi’ye karşı gerçekleştirdiği darbeyi “darbe” olarak niteleyemedi. Eller kirli, Ukrayna ordusu Euromaydan’ı tanklarla temizlediğinde, o darbeye nasıl darbe diyecekler?
Bir büyük oyun...
NATO’nun füze kalkanı’nın önleyici füzeleri Polonya, Romanya, Çek Cumhuriyeti’ne yerleştiriliyor, radarlarından biri de bizim topraklarımızda. Romanya’nın sisteme girişinden 3 gün sonra, 31 Ekim 2013’te Rusya, nükleer caydırıcılık tatbikatı gerçekleştirdi. Aynı gün, Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra ilk kez, nükleer bomba taşıma kapasitesine sahip Rus Tupolev “Blakjack” stratejik bombardıman uçakları da Venezuella-Nikaragua hattında eğitim uçuşu yapıyordu. Böyle bir oyundan söz ediyorum.
Gezi Parkı neydi?..
Oyunun bu ölçüde tırmandığı bir dönemde, küresel güçler, kimseyi tanımaz, tehlikeli buldukları herkesi etkisiz hale getirmenin yollarını ararlar. Türkiye ve Brezilya’nın geçtiğimiz yaz aylarında ani sokak olaylarıyla çalkalanması ilginç bir gösterge. “Küresel güçler” açısından “asıl hedeflenen ülkeye dönük” bir çalışmanın başlangıç fişeği miydi, bütün yaşananlar, düşünmek lazım. Türkiye ve Brezilya’da yönetimler şöyle bir “türbülansa” girdi ama, bakın, sokak, Ukrayna ve Tayland’da “seçmen iradesine sahip” yönetimleri ne hale getirdi...
Dünya, siyasetin, sokaktan veya internet üzerinden yayınlanan yasadışı telefon kayıtlarının doğrudan müdahalesine açıldığı, ulusal devletler içinde kimin eli kimin cebinde belli olmayan paralel yapılanmaların devreye girdiği garip bir dönemden geçiyor.
Kabul edelim, bu, zorlu bir dönem... Çok fazla soru işaretiyle yüklü...