Rusya Genelkurmay Başkanı Gerasimov, Ankara’ya geldi. 11 yıl sonra ilk kez Türkiye ve Rusya Genelkurmay Başkanları bu seviyede biraraya geliyor.
Görüşme sonrası, ortak kullanılan cümle ise manidardır.
“Anlayış birliği pekiştirildi.”
Evet bu tek kelimede, derin mesaj barınmakta olduğunu anladık.
Suriye ve bölgenin tamamı meselesinde, Rusya - Türkiye ilişkileri çok önem kazandı. Özellikle Suriye’nin geleceği konusunda ve pek çok meselede, Türkiye ile Rusya’nın istekleri üst üste geldiği de bir gerçek artık.
Bir kaç gün önce Lavrov’un Kerry ile “Suriye’ye dair anlaştığımız konuları beyan edebiliriz, gizleyecek durumumuz yok” demesi, esasında Rusya’nın tavrının ve isteklerinin bir üste hakim olduğu anlamına geldi. Onun yanısıra, Rusya Genelkurmay Başkanı’nın Ankara’ya gelmesi ve sonuç olarak “anlayış birliği pekişti” cümlesi çıkması, Lavrov’un gizlemek istemeyip, Kerry’nin saklı tutmak istediği konunun içeriğini okumaya yardım etmekte.
Rusya; Suriye konusunda, ABD’den daha ziyade Türkiye tezlerine yakın tez üretmekte şimdilik. Ayrıca Türkiye’nin tutumunu daha samimi bulmakta. Putin’in son röportajında, buna açıktan atıf sözkonusu.
Bölgenin önemli iki ordusu ve Suriye’de toprak bütünlüğünden yana tavır ve tutum sergileyen iki ülke.
Burada ABD’nin toprak bütünlüğü meselesine bakış açısını, PYD’ye verdiği açık destekten anlıyoruz.
Şimdi eğer Lavrov’un açıktan ifade etmek istediğini, Kerry konuşmayalım ile pekiştirmek istemişse, ortada iki durum söz konusu demektir.
1. Ya ABD, ortağı PKK-PYD’den vazgeçtiğine söz verdi, deşifre olmak istemiyor.
2. Ya da Rusya ve Türkiye’yi ılımlı mesajlarıyla oyalayarak, ileride yeni oyuna zaman kazanmakta.
Bu arada ABD, Türkiye ve Rusya’da oluşan anti-Amerikancı kamuoyundan da pek rahatsız. Zaten bu kadar uslu görünme mecburiyeti bundandır!
Türkiye’nin güvenli bölge konusu ve PYD-PKK için alan devşirilme operasyonunda, Rusların Türkiye’den yana pozisyon sergilemesi anlaşılmakta. Toprak bütünlüğü meselesinde de hemfikir olan Türkiye ve Rusya’nın, Suriye konusunda etkili noktaya gelmesi, ABD’nin güç kaybına yol açmakta. Şu anda yüz dereden bin bahaneyle, siyasi havayı değiştirme gayretinde olduklarını da anlamaktayız.
Diğer taraftan da Türkiye’nin Akçakale ilçesinin karşısında bulunan terör örgütü PYD denetimindeki Telabyad’da bazı evlerin çatısı ile sokaklarda, ABD bayraklarının asılması da ABD’nin “oyalayarak zaman kazanma” oyununun bir parçası olarak yorumlanmalı.
ABD, PKK-PYD-YPG gibi terörist ortaklarıyla aynen Amerikan askerinin üniformasında YPG terörist nişanını gezdirmesiyle, teröristlerin elinde olan ilçede, ABD bayrağı dalgalanması tablosu arasında hiç bir fark yoktur. Zaten ABD’nin söylemlerinin içini boş gösteren ortam da budur.
Türkiye - Rusya ilişkilerinin, özellikle Suriye konusundaki gelinen noktada etkisi, ABD’yi taraf değiştirmeye zorlamakta. Lavrov’un Suriye’ye yönelik “anlaştığımız maddeleri saklayacak durumumuz yok” cümlesinin arkasında da bu yatmakta.
Rus ve Türk askeri, Rusya Genelkurmay Başkanı’nın Ankara ziyaretiyle, iki ülke arasında siyaseten gelinen noktanın askeri anlamda pekiştirileceğinin ispatıdır.
ABD; yalnış heplara dayaranak dizayn ettiği Ortadoğu’ya yönelik dış politikası ve Türkiye’de darbe girişiminde bulunan FETÖ’ye, müttefikliğin gerektirdiği tavrı sergileyememesi, şimdiki ortamın esas ilhamverici unsuru olduğunu anlamakta. Brjezinski’nin; “ya Rusya’yı, ya Çin’i bu ortamda yanımıza almalıyız” uyarısını da, Rusya’ya yaptırım konusunda, Amerika’dan gelen bazı ürünlere yönelik yumuşamaları da, esasında Suriye’deki gelinen noktaya göre okumalıyız. Lakin bunu yaparken, ABD-Rusya-İran üçgeninde, Suriye’deki güçlerini doğru tespit etmeden yorum yapmaktan da sakınmalıyız. “Bir oyunun bittiği yerde, yeni oyun çıkar” mantığından, bölgeyi bu hale getiren büyük güçlerin vazgeçmeyeceğini de gözardı edemeyiz.