Rusya, artık bir “süper güç” değil. Fakat Sovyetler Birliği’nden miras kalan “süper güç mekanizmaları” onu, Amerika’nın karşısında “bir numaralı küresel oyuncu” noktasına taşıyor. Suriye konusunda gerçekleştirdiği son atak, Moskova’nın, “geleneksel ittifak bağlantılarını da kullanarak” dünyanın çeşitli bölgelerinde farklı manevralar gerçekleştirebileceğini bir kez daha gösterdi.
Moskova kaynaklı haber şu: Merkezi İstanbul’daki Suriye muhalefeti, Kosova’da, bölgenin bağımsızlığından sonra kapatılmış Kosova Özgürlük Ordusu’na (Kosovo Liberation Army-KLA) ait kamplarda “gerilla eğitimi” görüyor!..
Rusya, bu iddiayı, Birleşmiş Milletler Daimi Delegesi Vitali Churkin’in girişimiyle BM Güvenlik Konseyi kayıtlarına geçti. Churkin, açıklamasında, “Kosova’yı, çeşitli ülkelerde otoriteye karşı savaşan direniş örgütlerinin eğitim alanı haline getirmek, öncelikle, Balkanlar’daki istikrarın sonlanması anlamına gelmektedir” dedi.
“Küresel güç” Rusya, Suriye’de desteklediği Beşar Esad üzerinde yeni baskıların doğması ve bu ülkedeki yönetim dengelerinin değişmesi halinde, konunun Batı Asya (Ortadoğu) dışına çıkacak boyutta olduğunun ilk işaretini de vermiş oldu.
İlginç bir gazeteci karakteri
Kosova Dışişleri Bakanlığı tarafından derhal yalanlanan bu iddialar, aynı zamanda, ilginç bir gazeteci karakterinin de öne çıkmasına neden oldu: Srdja Trifkoviç...
1954 Belgrad doğumlu Sırp asıllı Amerikalı gazeteci, Amerika’nın önde gelen muhafazakar yayın organlarından Chronicles’ın önde gelen araştırmacı-yazarlarından biri olarak tanınıyor.
Chronicles, Protestan-Lutheran dini anlayışı doğrultusunda, özellikle Amerikan toplumunda 1960’lı yıllarda yaşanılan “özgürlükçü değişime” tepki olarak kurulan Rockford Institute’un yayın organı.
Trifkoviç, günümüz Bosna-Hersek’ini oluşturan iki siyasi yapıdan biri olan Sırp Cumhuriyeti’nde oturmayı tercih ediyor. 1992-1996 yılları arasında Müslüman Boşnaklar’a dönük katliamları gerçekleştiren Bosnalı Sırplar’ın bu federal cumhuriyetinin başkenti, savaş sırasında büyük katliam ve zorunlu Müslüman sürgünlerine sahne olmuş Banya Luka...
Zaten Trifkoviç de, Suriye krizini bir anda Balkanlar’a taşıyan haberi Banya Luka’dan “patlattı...”Trifkoviç, 1990’lı yıllarda Sırp Cumhuriyeti’nin “fiili” sözcüsü ve bu yönetimin eski liderlerinden, aynı zamanda “savaş suçlusu” Biljana Plavsiç’in danışmanı olarak biliniyor.
İddia, geçmişinde katliam suçlularına sözcülük ve savaş suçlularına danışmanlık olan böyle bir “Amerikalı” gazeteci tarafından gündeme getirildi, Rusya tarafından da BM Güvenlik Konseyi’ne kadar taşındı!..
Hedef Türkiye mi?
Suriyeli muhalefet gruplarının Kosova’da eğitildiği yönündeki iddia, “dolaylıolarak” Türkiye’yi hedef alan bir gelişme kuşkusuz... Çünkü, Suriye muhalefeti çalışmalarını halen İstanbul’da yürütüyor ve Türkiye ile Kosova çok yakın stratejik işbirliği içindeler. İddia, söz konusu gelişmenin içinde Türkiye’nin de olduğunu söylemiyor ama, Ankara’ya dönük bir mesaj içerdiği açık.
Trifkoviç, yorumunda, Kosovalı Arnavutlar’ın Suriyeli savaşçılara eğitim verecek kapasitede olmadığını savunarak, Amerikalı askeri eğitimcileri işaret etti. Kosova topraklarında, Amerika’nın “dev kapasiteli”Bondsteel Askeri Üssü bulunuyor!.. İddianın Balkanlar’daki Amerikan varlığına dönük rahatsızlığı dile getirdiği açık bir gerçek.
Sırp halkına dönük mesaj
Sırbistan halkı, önümüzdeki Pazar günü (20 Mayıs) yeni cumhurbaşkanını seçmek üzere sandık başına gidecek. Şimdiki cumhurbaşkanı ve “Türkiye’nin dostu” , Avrupa Birliği yanlısı cumhurbaşkanı Boris Tadiç’i, Rusya, Sırbistan’daki milliyetçiler, Kosova’nın içinde yaşayan Sırplar ve tabii ki Bosna-Hersek’teki Sırp Cumhuriyeti istemiyor. Açıklamanın milliyetçi görüşleriyle dikkat çeken ve seçimi kazanması halinde hem Bosna-Hersek hem de Kosova’da yeni krizler yaratacağının işaretini veren Tomislav Nikoliç ile Boris Tadiç arasındaki son oylama öncesine denk getirilmesi dikkat çekici...
“Suriye krizi” artık “Ortadoğulu karakterini” yitiriyor... Krizin doğu sınırımızdan batıdaki stratejik alanımıza yayılması riski yükseliyor...
DİP NOT: Ankara’daki güvenilir diplomatik kaynaklar ile görüştüm, Suriye yönetiminin de daha önce bu tür iddiaları gündeme getirdiğini, Türkiye’nin iddiaları kesin bir dille yalanlamış olduğunu hatırlattılar.