Savaş tamtamları çalar ve Suriye semalarında füzelerin ıslık seslerinin işitilmesi beklenirken diplomasi devreye girdi ve ortalık sütlimana dönüverdi. Rusya ile ABD Suriye’nin elindeki kimyasal silâhları teslim etmesi şartıyla cezalandırılmasından vazgeçileceği konusunda anlaştı... Beşşar Esad da, “Olur, uyarım” diyebildi.
ABD kamuoyunun Ortadoğu’da yeni bir savaşa karşı olması Barack Obama’nın hareket alanını kısıtlıyordu; Rusya bunu değerlendirip diplomatik üstünlüğü ele geçiriverdi. Dün, Vladimir Putin, New York Times’tan Obama’ya akıllar vererek zaferinin keyfini çıkarıyordu.
Türkiye? Komşusu Suriye’de ölü sayısının 100 bini aşması, tarihi eserler yıkımı ve kapısına dayanmış 500 bine yakın mülteci sebebiyle konuya özel ilgi duyan Türkiye bu hamleyle devre dışı mı kaldı?
Her gelişmeyi iktidarın kâr ve zarar hanesine bakarak değerlendirip olumsuz gelişmelerden zevk duyanlar üstüne basa basa “Türkiye kaybetti” diyorlar... Birkaç gün öncesine kadar Amerikan uçaklarından atılacak füzelerin cinsini cibiliyetini uzun uzun anlatma öngörüsüzlüklerini unutturmaya çalışarak...
Kaybetti mi Türkiye?
Rusya’nın diplomatik hamlesi ABD’nin işine geliyor. Sonuçta iki ülke, ABD ve Rusya, Suriye’de uzayıp giden iç-savaştan fazla rahatsız değil. Ortadoğu’nun istikrara kavuşması, halkın seçtiği temsilciler eliyle ülkelerin yönetilmesi, eskisi kadar cazip görünmüyor her ikisine de...
Varılan mutabakat kimyasal silâhların kullanımını imkânsız hale getirebilir; ancak iç-savaşın tahribatını azaltmayı amaçlamadığı da ortada. Zaten, Suriye’de iç-savaşın sona ermesini gönülden isteyen Türkiye dışında ülke de galiba yok...
Ne olacak? Türkiye hep devre dışı mı kalacak?
Aslına bakılırsa ‘diplomasi’ yoluyla çözüm arayışına girilmesi Türkiye için de yeni fırsatlara kapı aralıyor...
Ne istiyor Türkiye? İç-savaşın sona ermesini ve komşu ülke için istikrar arayışlarının başlatılarak yönetimde değişikliğe gidilmesini değil mi? Obama’nın ‘kırmızı çizgi’ saydığı nükleer silâhları kullandığı iyice görülen Baas yönetimiyle yola devamı herhalde ABD de istemez. Her ne kadar bulduğu formülle askeri müdahaleyi durdurmuş olsa da, koruyup kolladığı Şam rejiminin imajının iyice kirlendiğinin Rusya da farkında.
Şam rejimi varılan mutabakatı halkını öldürmeye devam etmesi için ‘beyaz kart’ sayacak da, ABD ve Rusya bundan böyle de dökülecek kanları izlemekle yetinecek mi?
Acele ateşkes sağlanması ve Suriye’de normalleşmeye dönülmesi için çaba gösterilmesi gerekiyor...
Diplomasi bunun için var işte ve askeri müdahale vartasının atlatıldığı günümüz ortamında bunu en iyi Türkiye başarabilir...
Tarafların hasssasiyetlerinin belli olduğu noktalarda bunları gözeten bir çıkış formulü her zaman bulunabilir. Türkiye Suriye ile savaş halinde değil; kaldı ki, savaş halindeki ülkeler arasında bile zaman zaman farklı kanallardan yararlanılarak görüşüldüğünü biliyoruz. Türkiye’nin vereceği güvence, savaşın devamında çıkarı olan ülkelerinkinden daha ikna edici olabilir. Savaş-sonrası dönemle ilgili —başta ABD ve Rusya olmak üzere— uluslararası câmianın kaygılarını da Türkiye giderebilir...
Bu yolda arayışlar başlamışsa hiç şaşırmam.