Geride bıraktığımız hafta Moskova-Ankara-Brüksel hattındaki gelişmelere paralel olarak Suriye’nin geleceğine ilişkin önemli gelişmeler yaşandı.
Brüksel’deki NATO Dışişleri Bakanları toplantısını izledikten sonra, artık rahatlıkla şu yorumu yapabiliriz: “Suriye konusunda farklı bir Rusya ve farklı bir Batı var ve Şam yönetimi uzatmaları oynuyor.”
Pazartesi İstanbul’da Başbakan Erdoğan ile Rus lider Putin arasında gerçekleşen görüşme, kilit nitelikteydi.
Paris ve Brüksel’den bakınca, Rusya’nın Suriye konusundaki tavrının değişmeye başladığı artık daha fazla gün yüzüne çıktı. Brüksel’de bir yetkilinin ağzından “Esed’in en fazla üç ayı var” cümlesini duyduğumu buraya yazayım. Bu tahmini paylaşmama karşın gazetecilik ihtiyatı nedeniyle başlık yapmadığımı da ekleyeyim.
Burada altı çizilmesi gereken olgulardan birisi, Rusya’nın Türkiye’nin Patriot talebine İstanbul’da itiraz etmemiş olmasıdır. Rusya açısından İstanbul’da Patriot diye bir gündem yoktu. Rus Bakan Sergei Lavrov, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüşmesinde konuyu açmadı bile.
Brüksel’de NATO Dışişleri Bakanları toplantısından önce gerçekleşen NATO- Rusya konseyi toplantısının ardından Rus tarafı Türkiye’nin kendisini savunma hakkına saygısını ifade etti.
Rusya’nın Suriye konusunda yaklaştığı viraj, en az NATO’dan çıkan Patriot kararı kadar kritik bir gelişme oldu.
Peki ne oldu da, nuh deyip, peygamber demeyen Moskova farklı mesajlar vermeye başladı?
Bu sorunun yanıtı muhtelif.
Patriot el kitabı
Patriot füzeleriyle ilgili NATO tarafından hazırlanan bir bilgi notuna göre bu füzelerden Almanya, ABD, Hollanda’nın yanı sıra İspanya ve Yunanistan’da da var. Ve daha pek çok pratik bilgi: menzili, çapı vs vs.
NATO Dışişleri Bakanları, Türkiye’nin Patriot talebini onayladıktan sonra soru yağmuru başlıyor.
Kaç tane, ne zaman, nasıl?
Bu soruların yanıtları birden fazla başkentte alınacak kararlara bağlı. Ama sanki önemli olan bu kararı almakmış gibi bir hava var.
Devamına gerek kalmayacak gibi.
Önemli olan NATO’dan bu siyasi desteği almak, ötesine gerek kalmayacak.
Böyle anladım.
Buz kesen soğuk bir Brüksel gününde Dışişleri Bakanları toplantısını izlemek için NATO’ya girerken kendimi içimden şükrederken yakalıyorum.
“İyi ki füzeler konusunda az bilgi sahibiyim.” Füzeleri konuşmaya başlamak bile yeterince can sıkıcı.
Mümkünse öğrenmek zorunda kalmayalım. Kağıt üzerinde kararlar olarak kalsın Patriotlar herkes için. Ya Suriyeli bir çocuk NATO ve Patriot sözcüklerini, Brüksel’de yaşayan bir çocuktan daha fazla duymaya başlarsa... Hataylı bir çocuk bomba sesi duymasın, Suriyeli çocuklar da NATO’yu kampus sansın.
Halep, Halepçe olmadan, füzeleri konuşmaya başlamadan, Şam’da oturan diktatörün gitmesinin yolu bulunsun...
Tarım faslı açılabilir mi?
Tarım Bakanı Mehdi Eker, Fransa tarafından verilen Şövalyelik Nişanı’nı aldı. Düzenlenen tören için önce gazetecilere duyuru yapılırken, son anda sadece bir Türk gazetecinin alınmasına karar verildi. Not düşelim!
Eker, temaslarının sonunda düzenlediği basın toplantısında Fransa ile tarım alanında işbirliğine dikkat çekti. Parçaları birleştirmeye çalışıyorum. Fransa ve tarım denince aklıma Fransa’nın AB ile müzakerelerde bloke ettiği tarım faslından başka bir şey gelmiyor. Brüksel’de NATO Dışişleri Bakanları toplantısı çerçevesinde Laurent Fabius ve Ahmet Davutoğlu ikili bir görüşme gerçekleştirdiler. Davutoğlu’nun açıklamasına göre Ocak ayında başlayacak AB İrlanda dönem başkanlığı sırasında Fransa, bloke ettiği beş başlıkla ilgili esneklik sinyali verdi.
Bu fasıllar arasında tarım ve balıkçılık faslı da var. Tarım alanındaki AB fonları konusunda Fransa’dan bir destek gelecek gibi. Peki bu destek müzakerelerde tarım faslının açılmasına uzanır mı? Bu olasılık şimdilik erken görünüyor.