Rusya lideri Vladimir Putin’in ziyaretiyle başlayacak yeni dönem, Suriye sorununun Türkiye’nin sergilediği stratejik duruş sürecinde çözüleceğinin işaretini veriyor. Bu süreçte iki isme dikkat: Muaz el-Hatib ve George Sabra...
24 TV’deki Moderatör Gece canlı bağlantısında Kiev-Moskova hattındaki gelişmeleri çok yakından izleyen akademisyen dostum Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın, “Putin, Suriye konusunda Türkiye’ye sürprizle gelebilir” dedi. Doğrudur. Rusya liderinin bugün gerçekleşecek Ankara ziyareti öncesinde yaptığı temaslar, bunu gösteriyor.
Takvimlerin, 8 Kasım 2014’ü gösterdiği gün, Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov’la Moskova’da görüşen isim, bir dönem, Suriye Ulusal Konseyi Başkanlığı’nı yapmış olan Muaz el-Hatib’di. Suriye’nin geleceğini çoğulcu demokraside, güçlenmiş kadın haklarında ve ülkeyi oluşturan tüm etnik ve dini grupların demokratik vatandaşlık esasında eşitliğinde görenEmevi Camii eski imamı... Radikal çizgiden uzak Sünni inancıyla, Suriye’de yapılandırılacak demokrasi zemininde “Beşar’sız” ve yakın 300 adamından arındırılmış Baas Partisi’nin“seçim meşruiyetini” kabul eden isim... Lavrov’la ilk görüşmesini, 1 Şubat 2013’te Münih Güvenlik Konferansı çerçevesinde yapmış, ikili arasında “karşılıklı güvene” dayalı sağlam bir diplomatik ilişki doğmuştu.
Muaz el-Hatib ile Sergei Lavrov arasındaki görüşmelerden ortaya çıkan tablo: Rusya artık, Beşar Esed ve eli kana bulaşmış yakın çalışma arkadaşlarını sırtında taşımak istemiyor, fakat, varılacak bir siyasi anlaşma ile Baas Partisi’nin “Yeni Suriye” demokrasisinde varlığını korumasını planlıyor.
Putin’in, Muaz el-Hatib’in ziyaretinden yaklaşık 15 gün sonra ilk kez, Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim’le masaya oturup, soruna “siyasi çözüm” konusunu dayatması, Türkiye ziyaretinin önemli bir hazırlığı olarak kabul edilmeli.
Erdoğan-Putin görüşmelerinden Esed’in belli bir süreçte tasfiye edildiği fakat Suriye muhalefeti ile Baas’ın belli bir demokratik çözüm zemininde anlaştığı bir çözümün çıkması artık yakın bir olasılık olarak önümüzde...
Ankara’dan karşı atak...
Putin’in hazırladığı “Suriye paketini” yakından takip eden hükümetin, Suriye muhalefetinin sol kanat” temsilcisi, Rum-Ortodoks siyasi lider George Sabra’yı Ankara’ya çağırması önemli. (Hani, Suriye’de Sünnici politika izliyorduk?) Gençliğinde Suriye Komünist Partisi üyesi olan bugün de o partinin devamcısı kabul edilen Suriye Demokratik Halk Partisilider kadrosunda bulunan George Sabra, Muaz el-Hatib gibi bir dönem, Suriye Ulusal Konseyi liderliğini yapmıştı. Moskova’da da yakından tanınan George Sabra ile kurulan temas, Türkiye’nin Rusya ile yakın işbirliği içinde Suriye sorununu çözmekteki kararlılığının sembolü niteliğinde...(Bu arada, Türkiye’nin George Sabra ve Suriyeli Kürt lider Abdülbasit Seyda’ya TC vatandaşlığı verdiğini yeni öğrendim, ellerine sağlık.)
Moskova-Tahran sorunu taşıyamaz...
Stratejik açıdan değerlendirildiğinde, Moskova ve Tahran’ın Beşar Esed’i daha fazla taşıyamayacakları görülüyor: 1- İki ülke de Batı’nın ekonomik ambargosu altında, kendi ekonomilerinde ciddi “kara delikler” açılıyor, 2- Rusya, Ukrayna/Kırım sorunuyla, İran ise nükleer pazarlıkla boğuşmak durumunda, 3- Suriye sorunu, mülteci akımı ve IŞİD kriziyle artık bölgede “baş edilemeyecek” boyuta gelmiş durumda...
Suudi Arabistan’ın petrol fiyatlarını serbest düşüşe terk etmesi, iki ülkenin hareket kabiliyetini ciddi ölçüde sınırlıyor, bu, Türkiye’nin elini rahatlatan bir gelişme...
Washington’un Suriye konusunda ürkek de olsa Türkiye stratejisine yaklaştığı bir dönem yaşıyoruz, bu nedenle, Erdoğan-Putin buluşması çok önemli. Ziyaretten çıkacak sonuç,“Suriye çözümü” açısından hayati kimlik taşıyor...