Bu yazı kaleme alındığı saatlerde Cenevre’deki ikinci tur görüşmeleri de beklentileri karşılamadan biteceğe benziyordu. BM Humus’un tahliyesi sırasında Suriye hükümetince göz altına alınan 381 kişinin akıbetini sorgulamakta, Amerika Rusya’yı Rusya Amerika’yı suçlamakta, muhalifler de üçüncü tur görüşmelerin olmasını temenni etmekteydi.
Ama görünen iki tarafın masaya oturup görüşmesi, kuşatma altında bulunanlara bir miktar insani yardım götürülmesi ve AFP’ye göre 611 kişinin Humus’tan çıkartılması dışında elle tutulur bir şey elde edilmediğiydi. Suriye Cenevre’de gerçekleşen iki tur görüşme sırasında günde yine ortalama 250 insanını savaşa kurban verdi, insanlar yine komşu ülkelere iltica etti, El Kaide bağlantılı gruplar yine zemin kazandı.
***
Kimsenin müdahale etmeye, Baas rejimini tehdit etmeye niyetinin olmadığı, diplomatik süreç yaptırım ya da mükafatla desteklenmediği sürece, bu sarmal devam edeceğe, kriz daha da derinleşeceğe benzer. En azından Esad rejiminin elindeki kimyasal silahlar imha edilene ve Suriye’deki istikrarsızlık Amerika’nın, Avrupa’nın çıkarlarını tehdit edene kadar kriz derinleşerek sürecek ve bizi etkileyecek.
Belli ki Suriye sorununun etkisi sadece Gaziantep ya da diğer sınır yerleşim birimlerine göç eden Suriyelilerin yarattığı ekonomik, soysal ve siyasal sorunlarla sınırlı kalmayacak. Kontrollü ya da kontrolsüz göç hemen her yerde olduğu gibi güvenlik sorunları yaratacak, toplumsal kırılmaların keskinleşmesine neden olacak. Türkiye Suriye sorununun içine çekilmeye, El Kaide’ye karşı savaşmaya zorlanacak. Kürt sorununu çözmek her geçen gün daha da zorlaşacak.
Hepsinin ötesinde de Batılı müttefiklerimiz kendi güvenlik sorunlarının faturasını Türkiye’ye kesecek. İnternet ve HSYK düzenlemeleri, hapisteki gazeteci sayılarıyla cazibesini yitiren Türkiye çok daha kolaylıkla hedef tahtasına oturtulacak. Yürütmenin yargıyı denetimi olarak algılanacak her adım Türkiye’nin yapmadıklarından da sorumlu tutulmasına yol açacak.
Fransa şimdiden France 24 kanalının genç muhabiri Charlotte Boitiaux vasıtasıyla El Kaide militanlarının insani yönlerini keşfetmeye başladı. Boitiaux Suriye’de savaşmaya giden eski bir tanıdığıyla yaptığı samimi mülakat emin olabilirsiniz ki sorumluluğun Türkiye gibi geçiş ülkelerine yıkılmasının kapısını açtı. Yakında bu tür haber ve yorumların çoğalacak, Türkiye’nin sığınmacılar için yaptıkları dahi unutulacak.
Evet, karamsar bir tablo çizdiğimin farkındayım ama olan bitenler ne yazık ki iyimser olmamı engelliyor. Muhalefetin Cenevre görüşmelerine getirdiği 24 maddelik geçiş yönetimi eylem planı Baas rejiminin itirazları ve Rusya’nın desteği yüzünden hayatiyet kazanamadı. Rejim ısrarla “terörizmi”, yani silahlı muhalefeti ve onlara destek veren ülkeleri konuşmak istiyor.
***
Amerika ise Rusya’yı eleştiriyor, Ürdün’e ekonomik yardım yapacağından bahsediyor, muhalefete silah verebileceğinden söz ediyor. Fakat Debka’da yer alan bir habere göre aynı zamanda Bern’de rejimin mutlak destekçisi İran ile Suriye’yi müzakere ediyor. Avrupa deseniz zaten ortada yok. Fransa Cumhurbaşkanı Hollande Washington’a gittiğinde Suriye’yi de konuşmuş ama anlaşılan öylesine konuşmuş.
Bu şartlar altında Türkiye’nin Suriye sorununun kolay kolay sona ermeyeceğini hesaba katarak strateji geliştirmesi, Esad’la da konuşmayı denemesi, bölgesel dengeleri doğru okuması, İsrail ile bir an önce barışmak için elinden geleni yapması gerekiyor. Hepsinden önemlisi de kendi içindeki sorunlardan bir an önce kurtulması, demokratikleşmesi ve tekrar bölgesel cazibe merkezi haline gelmesi şart...