Suriye konusunun ABD ile Rusya arasındaki ilişkileri yeniden düzenleyecek bir konu olduğuna şüphe bulunmuyor. Krizin ilk başlarında olayların epeyce gerisinde duran bu iki ülke, aradan geçen iki yıl boyunca önce Suriye’nin komşusu ülkelerle, ardından Suriye’nin içindeki güçlerle sıkı bağlantılar kurmuşlardı.
Böylece ABD ve Rusya, Kuzey Afrika ve Ortadoğu bölgesinde dolaylı oyuncular aracılığıyla uzlaşma-gerilim ilişkisi sürdürmeyi tercih etmişlerdi. Muhakkak ki, bu ilişkileri bir gerip bir serbest bırakan siyasetin Ortadoğu’dan çok Uzakdoğu ile ilgisi vardı.
Ancak bugün gelinen nokta, Uzakdoğu pazarlıklarının Ortadoğu üzerinden yapılmasının zor hale geldiği bir nokta; zira Ortadoğu’nun kendisi bir mücadele alanına dönüşmüş durumda.
Hal böyle olunca, anlaşıldığı kadarıyla ABD ve Rusya, dolaylı mücadelelerinde yer alan aradaki oyuncuları devreden çıkarıp, doğrudan konuya dahil olmayı tercih ettiler. Bugün dünya Suriye konusunda sadece Obama ile Putin’in ağızına bakar hale geldi.
Aradaki oyuncular
Aradaki oyuncular deyince, ilk önce akıllara El-Nusra ve Hizbullah gibi örgütler, Suriye rejimi ve muhalefet grubu gibi oluşumlar, Türkiye, İran ve İsrail gibi bölge ülkeleri, Sünniler ve Şiiler gibi farklı mezhepler gelebilir. Ancak ABD ile Rusya’yı doğrudan müdahil olmaya zorlayan koşulların bu tür oyuncuların faaliyetlerinden kaynaklandığını söylemek zor.
Zira ABD’nin desteklemediği ne kadar ülke, mezhep, grup ya da oluşum varsa Rusya onları destekliyordu; dolayısıyla bilek güreşi için uygun bloklaşma zaten mevcuttu. Taraflar, birbirleriyle olan mücadelelerini destekledikleri unsurlar üzerinden yapılacak pazarlıklarla pekala sürdürebilir ve sonlandırabilirlerdi.
Rusya ile ABD’nin doğrudan Suriye konusunun oyuncuları haline gelmelerine yol açan şey, fazla iddialı olabilir ama, Birleşik Krallık gibi gözüküyor.
İlk günden beri Rusya’nın Suriye’de durdurulmasını savunan Birleşik Krallık, ABD’nin, olmadı NATO’nun, o da olmadı NATO üyesi Türkiye’nin Suriye’ye askeri müdahale yapması için uğraştı. Bu uğraşlarda ‘tahrik eylemleri’ de var mıydı, onu bilmek kolay değil.
Aradan çıkarılan oyuncu
Şüphe oluşmasının nedeni, Suriye jetlerinin Kıbrıs’taki İngiliz üssüne yönelik taciz uçuşları yapmaları. İddiaya göre, Suriye’ye müdahaleye ‘hayır’ diyen İngiltere Parlamentosu’na rağmen Birleşik Krallık Kıbrıs’taki RAF Akroriri Üssü’ne altı savaş uçağı göndermiş. Bunun üzerine Suriye jetleri havalanmış ve uluslararası hava sahasında gövde gösterisi yapmış. Tabi bu arada İncirlik’ten de iki F-16 havalanmış. Yine iddiaya göre Türk jetleri Suriye’nin değil İngiltere’nin jetlerini engellemiş.
Bu iddianın doğru olma olasılığı yüksek. Zira Türkiye Birleşik Krallık’ın Suriye’ye askeri operasyonu öne çekecek tahrik faaliyetlerini benimsemiyor.
Nedeni kabaca şu olabilir: ABD ve Türkiye Rusya’yı ‘karşı taraf’ yapacak bir adım atılmasını onaylamazken Birleşik Krallık ‘öteki’ oyuncunun Rusya olduğu konusunda ısrar ediyor. Obama ABD’si Rusya ile işbirliği içinde Çin rekabetini öne çıkarırken, Birleşik Krallık Rusya-ABD rekabetini tercih edip, Çin ile işbirliğini istiyor gözüküyor. Muhtemelen bu politikayı Almanya da destekliyor, hatta desteklesin diye Fransa’ya da baskı yapıyordur.
Bu tehlikeli oyunun Avrupa’ya da sirayet etme endişesi, Rusya ile ABD’yi doğrudan duruma el koymaya zorlamış gözüküyor. Yani devreden çıkarılan oyuncuların yerel ya da bölgesel güçler değil, Avrupa güçleri olduğu söylenebilir.
Böylesi bir ortam, tam da Türkiye-AB ilişkilerini gündeme getirmek için uygun bir zemin olabilir.