Çoğunluğu kadın olmak üzere dünya genelinde insanların yaklaşık yüzde onuna varan bir kısmının sürekli yaygın ağrı, gerginlik, depresyon, yorgunluk, uyku sorunları, algılama bozukluğu, başağrısı gibi şikayetlerden yakındığı bildiriliyor. Herhangi bir organik bozukluk veya bilinen bir nedene bağlı olmadan ortaya çıkan bu durum tıp literatüründe genel olarak “Fibromiyalji” olarak adlandırılıyor. Bu gibi sorunların hayatı tehlikeye atması söz konusu değil, ama bireylerin yaşam kalitesini önemli ölçüde bozduğu da bir gerçek. Aslında Fibromiyalji kanımca bir buzdağının görünen ufak kısmı; çünkü uygulanan tedaviler semptomlara yönelik olarak sürekli ağrı kesici, depresyon, uyku ilaçlarının kullanılmasına dayanıyor. Bu ilaçların sürekli kullanımı ise buzdağının su altındaki ana kütlesi gibi devasa sorunlara yol açabiliyor.
Daha güvenli bir tedavi olabilir mi?
Fibromiyalji hastalarında depresif şikayetlerin yüzde 22 ile 90 arasında önemli bir yer tuttuğu bildiriliyor. Depresif şikayetlerin gelişmesinde başlıca etkenin sinir uçlarında iletişimden sorumlu serotonin ve norepinefrin seviyelerindeki düşme olduğu kabul ediliyor. Bu durum aynı zamanda fibromiyalji hastalarında görülen süregen ağrı ve mental sorunların da nedeni. Diğer taraftan, bu grup hastalarda artan oksidatif stres yüküne karşılık vücudun antioksidan kapasitesinin belirgin bir şekilde düştüğü gözlemlenmiş.
Yeni yayımlanan bir bilimsel ölçekte (çift-körlü, paralel-grup) klinik çalışma bu konuda Safran’ın depresyon ilacı Duloksetin (serotonin geri-emilim inhibitörü) kadar etkili olabileceğini ortaya koyuyor. Fibromiyalji teşhisi konulan ve doğrudan ya da dolaylı olarak sonuca etki yapabilecek herhangi bir ilaç kullanmayan geniş bir yaş aralığındaki (18-60 yaş) gönüllü hastalar seçilmiş. Hastalar her biri 23 hastadan oluşan iki gruba ayrılmış. Gruplandırılan hastalara ilk hafta günde birer kapsül Safran (15 miligram) ya da Duloksetin (30 miligram) verilmiş. İkinci haftadan itibaren günlük doz ikişer kapsül olarak sekizinci haftanın sonuna kadar uygulanmış. Çeşitli uluslararası indeksler kullanılarak yapılan değerlendirmede Safran’ın Duloksetin kadar etkili olduğu tespit edilmiş.
Safran üzerinde yürütülen insan çalışmaları, Safran’ın bir baharat olarak yemeklere verdiği lezzet ve kazandırdığı görselliğin çok ötesinde bir şifa kaynağı olabildiğini ortaya koyuyor. Özellikle antidepresan, iltihap giderici, antioksidan etkileri ile geniş bir yelpazede sağlık sorunlarının tedavisinde güvenle kullanılabileceği öngörülüyor. Safran’ın sinir sistemi üzerinde bilinen depresyon ilaçları ve yatıştırıcılar kadar etkili olduğu, ağrı giderici etkisi bulunduğu, cinsel uyarıcı olarak etkili olduğu, içerisindeki Karotenoitlerin (krosetin) antioksidan etkisi ve göz dokusunda birikmesi nedeniyle sarı nokta gibi körlüğe yol açabilen göz hastalıklarının önlenmesinde rol oynadığı bilimsel araştırmalar ile destekleniyor.
Dikkat edilmesi gereken bir husus!
Safran, bildiğiniz üzere elle tek tek toplandığından çok yüksek değerde bir baharat. Ülkemizde yılda sadece 20 kilo kadar üretilebiliyor. Bu nedenle piyasada sahte ürün çok. Özellikle “Aspir” bitkisinin çiçekleri “yalancı safran” olarak ucuza temin edilebiliyor. Tabi aynı etkiye sahip değil.