Türklük elden gitmiyor, ayyıldızlı bayrak değişmiyor, ülke bölünmüyor ise bu tepkiler niye?
Kısa süre önce oluşan ‘âkil insanlar heyetleri’, her gittikleri yerde, marjinal gruplardan da destek alan bazı partilerin yerel örgütleri tarafından protesto ediliyor. “Hainler...” diye bağırıyor protestocular, “Vatanı satıyorsunuz...” sloganı atıyorlar... Gırtlakları yırtılırcasına...
Bağıranların bir bölümünün, merkezden gelen emir ve talimatları üzerinde hiç düşünmeden yerine getirdiklerini düşünebiliriz. Politika böyle bir şey çünkü; yükselmek ve yararlanmak için aklınızı değil talimatları dinlemeniz gerekir. Bir bölümü de koparılan gürültüyü ciddiye alıp gerçekten endişelenen vatandaşlar...
Partilerin örgütlerinin, her salatalığa tuz koşturmaktan yorulmayan marjinal grupların ve gerçekleri öğrenme zahmetine katlanmayan endişelilerin durumu belli; ancak yine de girişteki soruyu ortadan kaldırmıyor bu durum. Hiç değilse tepeden talimat verenler açısından...
Cevabın ülkemizde politikanın yapılış biçimiyle ilgili bir yönü var elbette: İktidardaki partinin ‘ak’ dediğine ‘kara’ demek üzerine oturan bir muhalefet anlayışı var bizde. CHP sözgelimi; yakın geçmişte hem ‘âcil insanlar heyeti’ oluşturulmasını hem de süreci denetlemek üzere Meclis’te bir komisyon kurulmasını teklif ettiğini unutmuş görünüyor...
Aksi halde, CHP yönetimi, tam da istediği yerine getirilip ‘âkil insanlar heyeti’ ve ‘çözüm süreci komisyonu’ kurulmasına neden şiddetle karşı çıksın ki? İktidar projelerini ‘çaldığı’ için keyif duymak yerine, Meclis komisyonu kurulsun diye verdikleri imzaları geri çekiyor CHP’liler...
Çelebi böyle olur bizde politika dediğin...
Yine de “Neden?” sorusuna tam bir cevap teşkil etmiyor buraya kadar sergilediğim gerekçeler... Politik rakiplerini bir tarafa bırakıp tamamen sivillerden oluşan ‘âkil insanlar heyeti’ni hedef alıcı açıklamalar yapmak, “Vur de vuralım” diyen kalabalıkları “Onun da zamanı gelecek” diye beklentiye sokmak neyin nesi?
Silâhların susmasından rahatsızlık duyduğu izlenimi veren, sürecin başarılı olmasını tedirginlikle karşılayan, bunun için epeydir takındığı ‘barışsever’ maskesini bile çıkarmayı göze alan politikacılar neden bu denli sert, acımasız olabiliyorlar?
Acımasızlar... Vaktiyle partileri adına Meclis’te komisyon kurulmasını ve âkil insanların devreye sokulmasını teklif etmiş parti yetkilisi için ‘CIA ajanı’ sıfatını kullanan milletvekili özür dilemek yerine görüşünde ısrar ediyor... Acımasızlık bu.
Kendi tabanından gelen “Fazla ileri gitmiyor muyuz, ya bir deli kurşun sıkarsa?” uyarısına kulak asmayacak kadar acımasızlar işte...
Herhalde ciddi bir sebebi olmalı bunun...
Türkiye’de politika son 30 yıl içerisinde hep ‘terör’ ile irtibatlı bir güzergâh izliyor. Terörsüz bir ânımız olmadı bu süre içerisinde. Partiler de bu ‘gerçek’ etrafında birer politik çizgi belirledi ve sürekli o çizgiyi izledi. ‘Terörsüz Türkiye’ hemen her bakımdan rahatsız edici mevcut yapı için... Çizgilerini yenilemek yerine, kendilerine nefes alma imkânı sağlayan eski düzeni elde tutmanın peşindeler...
‘Eski hal muhal, ya yeni hal, ya izmihlâl’ sözünü duymamış olmalılar...